15 Eylül 2017 Cuma

KAZANANIN SUÇU - KİTAP YORUMU ( THE WİNNER'S TRILOGY #2 )


ARKA KAPAK

Kalbinin sesini dinlemek, en büyük suçun olabilir.


Kraliyet düğünleri denince akla, şafağa kadar bitmek bilmeyen balolar, havai fişekler ve şenlikler gelir. Çoğu genç kızın hayali olan böyle bir düğün Kestrel için esaretten farksızdır. İmparatorluk sarayında gizlice casusluk yaparken, artık aldığı her nefeste hile ve yalanlarla sarılı olduğunu hissetmektedir. Üstelik özlemini duyduğu Arin’e bile sırrını emanet edememektedir… 

Arin ülkesini özgürlüğüne kavuşturmak için mücadele ederken Kestrel’in gereğinden fazla şey bildiğinden kuşkulanmaktadır. Genç kız şoke edici bir sırrı açığa çıkarmaya yaklaşırken, Arin’i en çok yaralayan şey, karanlıkta ona saplanan hançer değil gerçeğin kendisi olacaktır. 

“Kazananın Suçu, müthiş bir romantizm ile korkunç bir yıkım arasında gidip gelen, bıçak sırtı bir roman. Rutkoski akıl oyunları, iktidar mücadeleleri ve casuslukla dolu dünyasıyla beni kendine esir etti. Kestrel ile Arin’in aşkının nasıl sonlanacağını merakla bekliyorum.” 

-Marissa Meyer, New York Times çoksatan yazarı- 

 “Hikâyenin şaşırtıcı konusu entrika ve hilelerle akıllıca örülmüş. Büyüleyici, yıkıcı ve göz kamaştırıcı.” 


-Kirkus Reviews- 





YORUM

"Gitmek istemiyorum," dedi Arin. "Seninle oynamak istiyorum. Tek bir oyun."

Ya ayartılmaya razı gelecek ya da akıllıca davranmayı seçecekti ancak Kestrel için doğru kararı vermek gittikçe zorlaşıyordu. "Ne zaman?" demeyi başardı.

"Mümkün olan ilk fırsatta."

Bu yalnızca oyun değil miydi? Yalnızca bir el? Ağzından "Pekâlâ," sözcüğü döküldü.

"Kazanan her şeyi alır," dedi Arin.

Kestrel ona baktı. "Nesine?"


"Gerçeklere."


 Bir kitap yorumu için çok şiirsel olacak ama, Kazananın Suçu'nu elime alıp ilk bölümü okumaya başladığım anda sanki maddeleşip kalbimi ellerine aldı sonra da onu sımsıkı sarıp un ufak etti. Kitap boyunca, yaşanılan olayların heyecanı sırasında bile kitabın bende bıraktığı kalp sancısı ile uğraştım. Ancak bu kalp sancısı dediğim hüzün, okuyucuyu salya sümük ağlatan cinsten bir hüzün değil. Kalp acıtan, acısı ile yaşatan, kitaba ayrı bir renk katan bir hüzün.

İlk kitabın sonundaki malum olay yüzünden geri dönülemez kararlar alan Kestrel, kendini bir anda sarayın şaşalı dünyasında, her tehlikeye atabilecek türlü entrikaların içinde buluyor Kazananın Suçu'nda.

Hem çok sevdiği babasını hem de ülkesini özgürlüğe kavuşturmak için her türlü mücadeleyi verebilecek cesaretteki Arin'i korumaya çalışırken, daha önce hiç karşılaşmadığı insanların tuzaklarından kurtulmaya, esaretini özgürlüğe çevirmeye uğraşıyor.

Serimizin, ilk kitaba nazaran aksiyon oranı bu kitapta düşük hâlde. Bunu sebebi de yazarın bu kitapta tamamen Kestrel'e odaklanması.

Kestrel'in giriştiği birkaç dövüşte, rakibini yumrukları ile değil de tamamen zekâsı ile yendiğini ilk kitapta da görmüştük. Heh işte ikinci kitap Kestrel'in kendi zekâsına uygun, hatta bazı noktalarda ondan bile zeki karakter ile zihnen savaşmasını işliyor. Okuyucular ise bu savaşı, kazananın kim olduğunu öğrenene dek eli kalbinde okuyor. Entrika, daha da kısıtlarsak sarayda dönen entrikalar okumaktan daima rahatsız olduğum bir konu. Çünkü karakterler zekaları ile sürekli birbirlerini kışkırtır hâldeler. Zihin devreye girdiğinde işler bircok noktada çirkinleşiyor. Kazananın Suçu, işlerin çirkinleştiği asıl noktayı, sadece ana karakterlerin gözüyle okuduğumuz için göremiyoruz, anlayamıyoruz. Bela geliyor bunu hissediyoruz, tehlikeli bir rakip var ortada ancak bu belanın nereden gelip, neleri yıkacağını anlayamadığımız için kitap bittiğinde tamamen dağılmış hâlde buluyoruz kendimizi.

Kitabın sonuna doğru işler o kadar içinden çıkılmaz bir hale geliyor ki yazarın hissettirdiği gerilimin yanında Kestrel'in acısını, ihanete uğramış kalbininin ağrısını bir süre içimizde taşıyoruz.

Kitapta tamamen Kestrel'e odaklanıldığı için Arin'i dolu dolu bekleyen okuyucuların şimdiden beklentisini en aza indirmesini öneriyorum. Benim gibi kadın karakterin zekâsına hayran okuyucular ise buna tamamen doyuyor. Bunun yüzündendir ki en sevdiğim devam kitaplarından biri oldu benim için Kazananın Suçu.

Son kitap için aşırı heyecanlıyım ama bir mazoşist gibi kendime bu acıyı çektirip aylarca gözleyeceğim yolunu üçüncü kitabın. Tabi ki arada hiç kuşkusuz kendime eziyet etmek için her iki kitabı da defalarca okuyabilirim.

Entrikanın, zeki karakterlerin, alabildiğine hüznün yanında tutkulu bir çiftin özgürlükleri ve aşkları uğruna savaşını okumak isteyenlere tarihi-fantazya türünün en sevdiğim kitaplarından olan Kazananın Suçu'nu hiç kuşkusuz öneririm.


Sevgiler.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang