29 Aralık 2021 Çarşamba

KÜL KRALLIĞI - KİTAP YORUMU ( CAM ŞATO #7)

 


ARKA KAPAK

Ateşyürek Aelin, halkını kurtarmaya söz vermişti ama bedelinin bu kadar büyük olacağını tahmin edemedi. Fae Kraliçesi tarafından bir demir tabutun içinde kilitlenen Aelin, aylarca işkence görürken harlanan iradesinin gücüyle inanılmaz savaşlar vermeye devam ediyor. Maeve’e teslim olmuyor çünkü aksi takdirde tüm sevdiklerinin yok olacaklarını biliyor ama o demirden iradesi her geçen gün eriyor…
 
Vahşi, zeki ve genç suikastçı Aelin’ın intikam yolculuğu ile başlayan öykü, giderek çoğalan, karmaşıklaşan, renklenen; türlü yaratıkların, sürpriz doğaüstü olayların, inanılmaz evrenlerin ve sonsuz sayıdaki muhteşem karakterlerin destansı şölenine dönüştü.
 
Sarah J. Maas’ın New York Times’ın çok satanlar listesinden inmeyen epik fantastik klasiği Cam Şato efsanesi, içimizde bir keder bırakarak yedinci kitabıyla inanılmaz bir sona ulaşıyor.
 
Şimdilik!..
 
Ama… Yeni bir dünya için, daha iyi bir dünya için savaşmaya devam!




YORUM


Aelin dakikalardır, durmaksızın ağladığını fark etti. Fakat bu ayrılık, bu son veda. Aelin, Chaol ve Dorian'a bakıp hıçkırdı. Onlara kollarını açtı ve sarılırken ağladı.

“İkinizi de seviyorum,” diye fısıldadı.

“Ve her ne olursa olsun, birbirimizden ne kadar uzakta olursak olalım bu hiç değişmeyecek.”

“Seni yine göreceğiz,” dedi Chaol. Fakat ağlamaklı olduğu için onun sesi bile boğuk çıkıyordu.

Dorian titreyerek, “Birlikte,” dedi. “Bu dünyayı birlikte yeniden kuracağız.”


Cam Şato serisini o kadar uzun zamandır okuyorum ki son kitap olan Kül Krallığı'nın son sayfasını okuyup kitabın kapağını kapattığımda içimde geri döndürülemez  bir boşluk hissettim. 

Bütün hisleri, olumlu olumsuz bütün duyguları hissettiren bazen düşmana bile empati yaptıran, kahramanları adeta içselleştirmemizi sağlayan bu evren, okuyup okuyabileceğim en iyi serilerden biriydi son kitabın yorumuna başlamadan önce açık yüreklilikle söylemek istiyorum.

Kül Krallığı, beşinci kitap Fırtınalar İmparatorluğu'nun hemen sonrasından başlıyor. Bütün karakterler artık neyin geleceğinden, düşmanın kim olduğunun farkında. Sadece tek bir yere odaklılar bu da "Daha iyi bir dünya" için savaşmak.Ancak bunun öncesinde bazı karakterlerin kendi içlerinde vereceği savaşlar var ve bize de bunları yavaş yavaş kurguya yedirerek okutuyor yazar.Ben normalde çoklu karakter bakış açısı sevmem. Kurgu da kim ana karakter ise onun anlatıcı olmasını daha çok severim. Ama Cam Şato serisinde bu olaya hiç kızmadım. Çünkü yazar son kitaba gelene kadar bakış açılarından okuduğumuz bütün karakterleri bize sevdiriyor, onları da kitabın bir nevi ana karakteri olduğunu sonuna kadar vurguluyor.

Kitabın ilk yarısı benim için duygusal olarak tam bir işkenceydi. Aelin Galathynius okura 6 kitap boyunca çok güçlü bir karakter okutulduğu için o ilk yarıda ki mental ve fiziksel olarak düşmüş bir kraliçe okumak kalbimi o kadar kırdı ki bir yerden sonra kitabı kapayıp azıcık gözyaşı dökmüş olabilirim. Aaelin gibi bir kadının normal ve haklı olarak çöküşünü okumak beni kırdı ama bu hem kitap için hem de okur için gerekliydi bence.

Kitabın son yarısı ise bir fantastik hikâyenin son kitabına kadar ne beklediysek onu veriyor. Okuması zevkli bir savaş kurgusu, can acıtıcı kayıplar,  bazı fedakarlıklar ve zekice örülmüş bir final örgüsü. Yani son yarı da ilk yarı gibi okuması keyifli, zor nefes aldıran ve bir hamlede biten keyif verici bir hikâyeydi.

Ne desem nasıl övsem yine bir şekilde harikaydı diyerek geçiştirecekmiş gibi hissediyorum o yüzden artık yorumu burada kesip veda edeceğim seriye.Karakterleri, olay örgüsü, büyük finale kadar süregelen olaylar silsilesi ile bir fantastik seriden almak istediğiniz bütün keyfi veriyor Cam Şato Serisi. Son kitap olan Kül Krallığı da tabi.

Canı gönülden önerdiğim, keşke unutsam da yeniden okusam dediğim nadide serilerden. 


ŞAFAK KULESİ - KİTAP YORUMU ( CAM ŞATO #6)


ARKA KAPAK

Şanlı bir imparatorluk. . .
Umutsuz bir arayış. . .
 
Şimdi Aelin’ı takip etmeyi bırakıp, Chaol’un ardından gidelim. Kral Eli Chaol ve Nesryn, Erilea’yı kurtarmak için, son umutlarına doğru, tekerlek seslerinin azabıyla, yola çıktılar. Güney Kıtası’nın Kağan’ının devasa ordusuna ihtiyaçları var. Işıltılı kent Antica onları bekliyor. Burada sadece Erilea için değil kendileri için de şifa arayacaklar ve keşfettikleriyle baş etmekte çok zorlanacaklar. Zorlu geçen çocukluk yıllarının ardından Yrene onlara yardım edebilecek mi?
 
Cam Şato, Karanlık Taç, Ateşin Vârisi, Gölgeler Kraliçesi ve Fırtınalar İmparatorluğu’nun ardından Şafak Kulesi ile efsaneye bambaşka bir yerden bakıyor ve hayrete düşüyorsunuz.

 

 

YORUM 

 

Chaol titrek bir nefes aldı.

"Aelin size ne söz verdi?" Hasar kendi kendine gülümsedi.

"Daha iyi bir dünya."


Cam Şato serisinin 6. kitabı Şafak Kulesi, Gölgeler Kraliçesi'nde ağır bir yara alan Chaol ve ona eşlik eden Nesryn'in gözünden anlatılıyor. Seri de bir ara kitap demek demek istesem de bu kitaba bir ara kitabın okuyucuya verebileceği hiçbir şeyi vermedi bana göre.

Chaol, onu okurken genelde kızdığım, bir yandan da acıdığım bir karakter. Güçlü bir karakter ama yazar onu öyle bir yazmış ki sürekli hislerimiz değişiyor ona karşı. Yaşadığı şeyler kolay olmayan buna rağmen ayakta durmaya çalışan kralına sonsuz bir bağlılıkla tutunmuş bir asker.

Kitaba ilk başladığımda Chaol'u sanki hiç okumamış, tanımadığım bir karakter olarak düşünmek istedim. Çünkü bir yerde önceki hislerimiz girerse hem kitaba karşı kötü hislerle başlar hem de bitirmek cehennem azabı olurdu.

İşte bu düşünceyle başladığım için kitap benim için çok eğlenceliydi. Serinin son kitabı için verilmiş bir minik ara olarak düşündüm ve kitap aktı gitti.

Ama çok şaşırdığım bir konu da var ki yazar başka bir karakterin gözünden bu kitabı yazsa ve ana karakterlere bir süre veda etsekte kurgu yine tüm şaşırtmacasıyla, tüm efsaneliği ile devam etti. Basit, arka plana atılmış bir karakteri okusak bile o kadar kilit şeyler eklemişti ki, kitaba olan bakış açısı tamemen değişti. Ve bunun içindir ki bir "buçuk" kitap değil de tam bir kitap okuduk. 

İşte böyle. Bu seri sizi kendine o kadar çekiyor ki evrenden kopmak bir yana sanki içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Seriye devam etmede büyük sıkıntılar yaşasamda geçen 5 kitapta ne kadar ara verirsem vereyim evrenden kurtulamadım. (İstemiyorum da :) ) Yazar müthiş bir kurgu kurucu. Okuru esir ediyor ve öylece bağlanıyorsunuz maalesef :( Son kitabı okurken yaşayacağım burukluğu düşünemiyorum bile. 

Canı gönülden tavsiyemdir. Her kitabında olduğu gibi. 



14 Kasım 2021 Pazar

FIRTINALAR İMPARATORLUĞU - KİTAP YORUMU ( CAM ŞATO #5)




ARKA KAPAK

Karşınızda Ateşyürek Celaena Sardothien...

Ölümcül Güzel Efsanevi

Aelin Galathynius tahta giden uzun yolda ihanete uğradı, sadakatle ödüllendirildi; arkadaşları kayboldu, yenilerini edindi; büyüye sahip olanlar ve olmayanlarla aynı tuhaflıklarda buluştu. Savaşçı prensine ve ona güvenen insanlara söz verdi, onları korumak için gücünün derinliklerine indi. Ama canavarlar geçmişin dehşetinden ortaya çıktıkça ve karanlık güçler krallığını elinden almaya çalıştıkça, tek kurtuluşun, sevdiği her şeyin sonu olabilecek çaresiz bir arayışta saklı olduğunu anladı. Cam Şato, Karanlık Taç, Ateşin Vârisi ve Gölgeler Kraliçesi’nden sonra epik fırtına kalbinizi yakacak.

“Düşünceli bakışlar, patlayacak hale gelen cinsel gerilim, sürpriz gelişmeler, renkli bir evren ve iğneleyici sözlerle dolu.”




YORUM


"Dünyayı," dedi Aelin, "hayalciler kurtarıp yeniden inşa edecek Rolfe."


Cam Şato serisi hakkında ne zaman bu kitap serinin en iyi kitabı desem bir sonraki kitapta dumur olup diyorum ki artık serinin en iyi kitabı bu :)

Fırtınalar İmparatorluğu hakkında da böyle bir yorum yapmak istiyorum lakin azıcık utanıyorum da çünkü bariz bir tutarsızlık var diğer yorumlarda. Ama şöyle bakarsak ben baştan aşağı hep tutarsız biriyim ve itiraf ediyorum. Evet, tamam. Serinin en iyi kitabı Fırtınalar İmparatorluğu. 

Bu kitapta Aelin bir kraliçe. Girdiği bütün rollerden arınıp özünü bulduğunda taht oyunları oynayan, yasalar koyan, gerektiğinde zalim olan ve halkına sımsıkı sarılan bir kraliçe. Ve geçtiğimiz o uzun yolculuk aslında her şeye bir adım. Kitap bizlere aslında bunu okutuyor.

Kitapta en ufak göze sokulan her şeyin bir önemi var. Muhteşem bir kurgu bu yüzden Cam Şato. Çünkü bütün attığımız adımlar alına kararlar, yanlış olanlar bile bir yerde karşımıza çıkıyor. Ve muhteşem, kalp kıran bir sonla da yerini son kitaba bırakıyor.

Ben Fırtınalar İmparatorluğu için bir kelime seçseydim bu maalesef ihanet olurdu. Küçük bir kelime ve küçücük bir karar olsada sonu o kadar şaşırtıcı bağlandı ki bir kelimenin aslında neleri tersdüz edeceğini bu kitapta okuduk.

Yeni karakterler, yeni bir macera ile tam gaz devam etti Fırtınalar İmparatorluğu. Muhteşemdi bana göre. Okumaya büyük bir ara versem bile kendinde hiçbir şeyi unutmadan kitaba beni sımsıkı bağladı. Hayran kaldım tek kelimeyle. Sonraki kitapların yorumu ile görüşmek üzere şimdiden heyecandan geberen bir Büşra var ve onu nasıl dizginleyeceğim bilmiyorum.


GÖLGELER KRALİÇESİ - KİTAP YORUMU ( CAM ŞATO #4)

 



ARKA KAPAK

Karşınızda Kendisinin Şampiyonu Celaena Sardothien.

Celaena sevdiği herkesi kaybetti. Ama intikam için krallığa dönmeye yemin etti. Terrasen’in Kraliçesi Aelin olarak, Adarlan Krallığı’nın başkenti Rifthold’a geldiğinde tek amacı büyüyü yeniden özgür bırakmaktı. İntikamını alırken; Adarlan’a gelen Rowan, kalbini kıran ve krala isyan eden Chaol, uğruna savaşmak zorunda olduğu kuzeni Aedion ve kötü bir geçmişi paylaştıkları fahişe Lysandra da ona yardım edecek.

Cam Şato, Karanlık Taç ve Ateşin Vârisi’nden sonra Gölgeler Kraliçesi ile Sarah J. Maas yazarlığını ve epik masalını zirveye taşıyor. New York Times çoksatan yazarı Sarah J. Maas’ın bu kitapta yarattığı dünyanın yaratıcılığına ve kusursuzluğuna inanamayacaksınız.




YORUM


"Her gün biraz ölmek gibiydi. Canlı olmak gibiydi de. Öyle eksiksiz bir neşeydi ki acıydı. Beni mahvetti, beni ben olmaktan çıkarıp şekillendirdi. Ondan nefret ettim. Çünkü ondan kaçamayacağımı ve beni sonsuza dek değiştireceğini biliyordum."



Cam Şato serisinin 4. kitabı Gölgeler Kraliçesi hakkında tek bir cümle kursam bu, halihazırda yeni bir düzlüğe girmiş seriyi pekiştiren en önemli kitaplardan biri derdim.

Sürekli her kitabın yorumunda bu geçiş kitabıydı asıl olaylar aslında olmadı sadece en önemli konuya adım atıyoruz diyorum ama seri başlı başına bir geçişler silsilesi. Ve umuyorum ki son kitap geriye kalan 6 kitabın açtığı geçiş kapılarını sonlandırıp seriye veda etmemizi sağlayacak.

Gölgeler Kraliçesi, yine üçüncü kitabın bittiği yerden Aelin'in kabulleniş sürecinden sonra krallığını devralmaya adım atmasıyla başlıyor. Savaşması gereken karanlık, söz geçirmesi gereken ve sürekli evrilen bir gücü olduğu için zorlanıyor haliyle. Ama artık bu işte yalnız değil. Bir taraftan Aelin bir taraftan diğer karakterlerin gözünden diğer büyük olayları okurken bir bakıyoruz kitap bitmiş elimizde yine koskoca bir devam etmeliyim hissi kalmış. 

Yazarın okurda sürekli bu merak bırakması ve bu merak giderilmese bile ağza çalınan bir parmak balla küçük ama güçlü kandırmacalar yapmasına bayılıyorum ben. Uzun süre seriye ara versen bile bu his ile devam ediyorsunuz böylelikle. Yine severek, hayretler içerisinde, kalbimi kırarak müthiş bir okuma hissi yaşattı bana.

Beşinci kitapta ne olur bilmiyorum ama alınan yol o kadar değerli ki hikayede bir parçası da sanki biz okuyucularız. 

ATEŞİN VARİSİ - KİTAP YORUMU ( CAM ŞATO #3)

 



ARKA KAPAK

Celaena artık küllerin ve ateşin varisi, kimsenin önünde eğilmeyecek. Ölümcül yarışmalardan ve kalbini parçalayan anılardan sonra hayatta kaldı. Şimdi de en karanlık gerçeğe doğru yola çıkıyor... Geleceğini sonsuza kadar değiştirebilecek korkunç bir gerçeğe doğru... Dünyasını köleleştirmeye çalışan acımasız canavarlar, ufukta birer birer görünmeye başladılar. Celaena gücünü toplamak zorunda. Sadece içindeki kötülükle savaşmak için değil, zincirinden kopmuş şeytanı yenmek için. Cam Şato ve Karanlık Taç’tan sonra Sarah J. Maas, suikastçısını,en göz kamaştırıcı parlaklığa ulaşması için ateşe veriyor.


YORUM




“Onun hiç ümidi yok prens. Yüreğinde hiç ümit kalmamış. Ona yardım et. Bunu onun için de yapma, temsil ettiği şey için yap; sen dahil hepimize verebileceği şey için.”
Rowan ancak “Neymiş o?” diye sorabildi.
Emrys gözlerini Rowan'ın gözlerine çevirip fısıldadı. 
“Daha iyi bir dünya.”


Ateşin Varisi hakkında dolu dolu söyleyeceğim şeyler yok çünkü öyle bir geri dönüş kitabıydı ki her bölümünde her sayfasında adeta nutkum tutuldu, heyecandan bir an bile yerimde duramadım. Eh bu durumda kelimelerimi toparlama da sıkıntı yaratıyor anlayacağınız.

Serinin üçüncü kitabı, anlatılan dünyanın adeta yeniden yaratılması bana göre. Yeni karakterler, yeni bir dünya ve yeni bir ana karakter. Cam Şato ve Karanlık Taç sanki ön izlemeydi de biz okurlar Ateşin Varisi ile gerçek seriye başladık sanki. Ki bu bana göre muhteşem bir başlangıç.

Ateşin Varisi, Karanlık Taç'ın bitişinden başlıyor hemen. Uzun bir ara yok, aynen devam ediyor kitap. Ama Celaena ile yeni hir dünyaya ayak basıyoruz biz. Bu yeni dünya ise muhteşem karakterler seriyor önümüze.

Uzun uzun kitabın içeriğinden bahsetmek istemiyorum, çünkü bilmeden okumak, hissetmek bence en güzeli. Ben bunun için fan artlara bile bakmadım düşünün. 😂 Bu kitapta en güzel şey bana göre karakter gelişimiydi. Yazar Celaena'nın karakterini kitap boyunca ince ince işledi. Seriye ağırlığını koydu böylece. Ve bunu öylece birden bire de yapmadı. Yeni karakterlerimizden biriyle yani Rowan ile.

Ben normalde yazarın ana karakterin en yakınındaki karakteri bir hamlede harcayıp yenisiyle değiştirmesini çok sevmem. Diğer serisinde de böyle bir şey var ve bunu uzun süre kabul etmemiştim. Çünkü diğer karakteri harcayıp en yenisini gözümüzde öyle bir büyütüyor ki bu yaptığına şaşırıp kalıyoruz. Ama bu kitabında öylece yapmadı bunu. Yavaş yavaş, aslında doğru olanın bu olduğunu okura yedirerek çok güzel bir şekilde yaptı. En azından kitap bittiğinde bir karakteri çok sevip diğerinden ölesiye nefret etmiyoruz.

Kısa keseceğim demiştim ama yine binbir türlü şey anlatıp durdum sizlere. Sözün özü Ateşin Varisi gerçekten çok güzel bir kitaptı. Genellikle serilerde hep bir bütün olarak bakılır kitaplara. Çünkü kurgu devam ediyordur, bir diğeri diğerinden iyi değildir. Seri bitmemiştir çünkü. Ancak Cam Şato serisinde Ateşin Varisi ve diğer devam kitapları olarak bakıyorum ben. Gerçi hala beşinci kitaptayım belki de bu konu da fikrim değişir ama bu kitap farklıydı yani. En azından seriye farklı bir gözle bakmamı, karakterleri çok sevmemi sağladı. Bunun içindir ki Cam Şato serisinde Ateşin Varisi'ne gelmeden bu seri eh işte dememek gerek.


KARANLIK TAÇ - KİTAP YORUMU ( CAM ŞATO #2)

 



ARKA KAPAK


Celaena şeytanın buyruklarını yerine getiren zalim bir suikastçı mı? Gerçek sevgiyi arayan tutkulu bir âşık mı? Kralın bir numaralı suikastçısı olan Celaena, sarayın en korkulan kadını. Ne kadar kan dökerse o kadar özgür olabiliyor. Ama üstlendiği her ölüm, söylediği her yalan, sevdiklerini tehlikeye bir adım daha yaklaştırıyor. Yüzbaşı Westfall ve Prens Dorian onu korumaya devam etseler de, Celaena korkunç bir gecede, büyük bir trajedi yaşayacak. Celaena ne için savaşacak: Özgürlüğü mü, kalbi mi yoksa krallığının geleceği için mi?

 



YORUM


“Başını geriye atıp aya hınzırca gülümsedi.Kendisine boşuna Adarlan suikastçısı denmemişti.Dramatik girişlerde uzmanlaştığı bir sanat dalına sahip olduğu söylenebilirdi.”

 

Celaena Sardothien ile tanışın! Kralın şampiyonu, zalim bir suikastçı. Karanlık Taç işte bu zalimliği adeta suratımıza vurarak başlıyor. Celaena'nın özgürlüğü için kendini canavara dönüştürdüğü, çevresindeki insanlara karşı daima temkinli olduğu bir devam hikayesiyle olanları olacakları hayretler içerisinde takip ediyoruz.

Kitabın ilk yarısı kendi çapında olabildiğince durgun ilerledi benim için. Ancak her serinin her kitabın illa ki bir dönüm noktası olur ya işte Karanlık Taç da da öyle bir olay oldu ki, kitabın yönünü, seriyi gözümde tamamen değiştirdi benim için.

Karanlık Taç için Cam Şato serisinin dönüm noktası diyebiliriz net olarak. Çünkü var olan evreni,  karakterleri sanki bir perdenin arkasından izliyormuş gibiyiz. Şeffaf değiller bize karşı. O yüzdendir ki ne karakter gelişimlerini izleyebiliyoruz ne de var oldukları kişiyi anlayabiliyoruz.

İşte Karanlık Taç, okuduğumuz her şeyin bir nevi kandırmaca olduğunu şok edici sonunda yüzümüze yüzümüze çarpıyor. Herkes farklı bir yöne gidiyor, kurgu tahmin ettiğimiz şeyin yakınına bile ulaşmıyor biz de şok içinde devam kitabına geçiyoruz.

Cam Şato, yani ilk kitap benim için eh işte dediğim kitaplardan biriydi. İyi bir başlangıç değildi, her şeyi tahmin ediyorduk. Gidişat bizi şoka uğratmıyor, karakterler gözümüzde büyümüyordu. Ama Karanlık Taç bize bir nevi vaad ediyor. Şaşıracaksınız diyor mesela, karakterler aslında böyle değil diyor bize ip uçları ile, kurgu senin bildiğin kurgu değil diyor karakterleri birbirine düşürerek.Bize de devam etmek kalıyor böylece. Eh çünkü devam etmezsek o vaad edilen şeyle yaşamak zor, meşgul ediyor bizi tüm gün boyu merak.

İşte böyle bir okuma oldu benim için Karanlik Taç. Meral dolu, hayrete düşüren, üzen, yıpratan ve en önemlisi seriye dair umudumu harlayan muhteşem bir devam kitabıydı. Eğer seriye devam etmeye dair en ufak bir çekinceniz varsa bile bu kitap o çekinceyi eline alıp fırlatıp atıyor. Size de adeta bir köle misali devam kitabını alıp gece boyunca okumak kalıyor.


HER KALP KIRILIR- KİTAP YORUMU




 ARKA KAPAK

Bu yaşına dek kendi başına ayakta kalmayı başarmış olan Beyah`nın tek isteği geçmişi ardında bırakıp hayal ettiği geleceğe adım atmaktır.

Ancak beklenmedik bir olay tüm planlarını altüsteder ve Beyah yaz aylarını geçirmek üzere Teksas`ta bir yarımadada yaşayan, neredeyse hiç tanımadığı babasının yanına gitmek zorunda kalır.

Oradaki günlerine sabırla katlanıp kendi yoluna gideceği anı beklerken yeni komşuları
Samson`la tanışır.

Görünürde benzer hiçbir yönleri olmayan Samsonve Beyah, birbirlerini keşfederlerken hikâyeleri yalnızca bir yaz kaçamağı olarak mı kalacaktır yoksa bunun ötesine geçecek ve yaklaşan akıntı kalplerini açıklara mı sürükleyecektir?


YORUM




"Bakın bize. Her çatlaktan kaynayan iki yalnız çocuktuk ama sonra tekrar dünyanın tepesine tırmandık."


Her Kalp Kırılır için iki yalnız küçük çocuğun yetişkinliklerinde birbirini bulma hikâyesi diyebiliriz sanıyorum.

Kitabımız uyuşturucu bağımlısı bir annesi tarafından büyütülmeye çalışılmış lakin annenin bağımlılığı dolayısıyla kızımızın kendi kendine bakmaya çalıştığı dönemde elim bir olay neticesinde kendini babasının yanında bulmasıyla başlıyor. Babası hakkında çok fazla bir bilgisi olmayan Beyah, onun evlendiğini bir üvey annesi ve bir üvey ablası olduğunu babasının yazlığına varınca öğreniyor. Kendini birden bir aile ortamında buluyor kızımız anlayacağınız bir de üvey ablasının sevgilisinin ilginç arkadaşı ile de komşu.

Her Kalp Kırılır, yaz aşkı hikâyesi olarak başlıyor. Beyah'ın eski hayatının gölgesinde kendini zenginliğe ve yeni bir aileye alıştırmaya evresinde. Dokunaklı, kırılgan ve saf bir aşk bu yüzden kitabımızda anlatılan hikâye.

Sanki okuduğum bir çok şeyi birleştirip özgün olmayan bir roman yaratmış gibi yazar.Colleen Hoover genelde çok bilindik konuları bile düzenbaz dili ile okurda seviyeyi yükseğe çeker. Açıkçası ben bu kitapta da bu hareketi bekledim. Bilindik başladı, bilindik devam etti ve bilindik bitti Her Kalp Kırılır. Bu yüzden de açıkçası yazardan en az severek okuduğum kitaplardan biri oldu. En azından kaleminin şiirselliği ile küçük bir dokunuş yapsa o bilinirliği bir nebze silebilirdi. Ama duygusuz,  dümdüz bir roman okumuş gibi oldum maalesef. Ve bu da beni çok üzdü. Çünkü herkes gibi ben de yazarım kalemini ve kurgularını çok seviyorum.

Beklentisiz okunursa sevilebileceğini düşünüyorum ben Her Kalp Kırılır'ın. Ben yazara öyle bir misyon yüklemişim ki ilk kez bu kadar hayal kırığına uğradım sanırım. Bazen eski bir dosta rastlayıp sadece selam vermek gibi okunmalı sanırım romanlar. Zira aşırı hoş beş edince bir yerden sonra hayal kırıklığı oluyor.


“Bir ruhun deliklerini ne doldurur?” Samson’ın bakışları birkaç saniye yüzümde gezindi. “Başka birinin ruhunun parçaları.”




 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang