9 Eylül 2017 Cumartesi

AV DÖNENCESİ (KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ #1)



ARKA KAPAK

Ailesi ve nişanlısıyla gittiği kampta kurtların saldırısına uğrayan Ada'nın hayatı yanlış bir patikaya sapmıştı. Tüm sevdikleri öldürülürken kendisinin kurtulmasını bir şans olarak görenlerin aksine Ada asıl cezanın hayatta kalmak olduğunu düşünüyordu.
Kanada'ya yaptığı yolculukta geçmişini arkada bırakmak isterken aslında ona doğru sürüklendiğinden habersizdi. Kurtların hayatına girmiş, onları tanımış ve farkına varmaksızın bir parçaları haline dönüşmeye başlamıştı. Sadece kurtları değil, kendisini de keşfederken bir daha asla yaşayamayacağını düşündüğü tutkuları da peşinden sürüklenmişti.
Kamp saldırısından kurt adamların sorumlu olduğunu öğrendiğindeyse en az aşk kadar büyük bir intikam duygusuna kapılmıştı.
Kalbini ve ruhunu onlardan birine vermekse aklına gelebilecek son ihtimaldi.

Onu Sevdi,
Onu Korudu,
Onu Öldürdü.



YORUM


"Demek dans edebiliyorsun," dedi Ada ve bundan keyif aldığını saklama gereği duymadı. "Söylesene, hiç gizli göreve çıkıp öldürmen gereken bir kurda bu şekilde yaklaştığın oldu mu?"

"Annemin zorla öğrettiği bir şeydi, tüysüz, hâlâ hatırladığımın farkında bile değildim. Hayal dünyanın kontrol altında tut."

"Dans etmeyi severim. Benimle pratik yapabilirsin."

"Tabii. Programımızda hangi kısma eklemek istersin? Ölüm metotları ve yorgunluktan bayılma dersleri arasında beş dakikalık boşluğun var sanırım."

"Neşen beni öldürüyor," dedi Ada ifadesiz bir yüzle."


Av Dönencesi, Büşra Toraman'ın ilk serisi daha basılmadan önce tanıştığım, kurgusuna ve karakterlerine hayran kaldığım yegâne Watpad serilerinden biriydi. Yazarın basılmış bir diğer üçlemesinin sadece ilk kitabını okuyup seri tamamlanmadan okumak istememiştim. Amazon Efsanesi Serisi tamamlanıp kitaplar okunmayı beklerken en çok beklediğim kitabının çıkışını duyunca tabi ki ona öncelik verdim. Her ne kadar Amazon Efsanesi Serisinin kurgusuna da hayran kalmış olsam da Kırmızı Başlıklı Kız Serisi benim için daima en özeliydi. İlk kitap olan Av Dönencesi'ni elime alıp okumaya başladığımda bir süreliğine dünyadan kopup mükemmel fantastik hikâyeye kapılıp gittim.

Av Dönencesi, ailesi ve nişanlısı ile kamp yapmaya giden kahramanımız Ada ve ailesinin kurtlar tarafından saldırıya uğramasıyla başlıyor.

Bu acımasız saldırıdan hayatta kalan sadece Ada oluyor ve bütün bu vahşeti unutup yeni bir hayata adım atmak için teyzesinin yanına Kanada'ya seyehat ediyor. Ancak Ada'yı geçmiş rahat bırakmıyor ve bir anda kendini daha önce sadece fantastik romanlarda okuduğu kurtadamların içinde, intikamı uğruna hayatta kalmaya çalışırken buluyor.

Av Dönencesi, konusundan da anlaşılacağı üzere fantastik bir evren üzerine kurulu bir roman. Bu fantastik konunun bir örneği henüz Türk bir yazar tarafından kaleme alınmadı diye biliyorum. Bunu içindir ki kitabın konusunun hem çevrilmiş kitaplar hem de ülkemizde kaleme alınmış fantastik romanlar arasında özgün olduğunu söyleyebilirim.

Yazar okuyucuya kurtadamları gösterip onların nasıl ortaya çıktığını, tarihlerini hikâyelerini sunmadan kurguyu ilerletmiyor. Onları nasıl bir hiyerarşiye soktuğunu, nasıl dönüştüklerini, nasıl cezalandırıldıklarını asıl hikâye ile birlikte ilerletip okuyucuya sunuyor. Kitabı belki de bu kadar çok sevmemin asıl nedeni bu olay. Hiçbir şekilde okuyucunun kafasında soru işareti bırakmıyor yazar.

Bir diğer sevdiğim nokta ise kurgu durgun ilerlese de her an bir şey olacağı hissiyle kitabı elimiz kalbimizde okumamız. Kahramanımız Ada, kendini hiç bilmediği bir topluluğun içinde intikam hevesiyle buluyor birden. Bu yüzden de onunla birlikte hafif bocalıyoruz hâliyle. Kitabın içindeki her karakter kitabın ilk yarısına kadar şüpheli. Neyin ne olacağı, asıl hikâyenin ne zaman başlayacağı belli değil. Hikâyenin içinde ayrı bir hikâye okuyormuşuz hissi veriyor kitap bize.

Bazı sırlar ortaya çıkıp kitabın içinde ayrı bir roman konusu olacak nitelikte bir kehanet ortaya çıkınca asıl hikâyeye asıl karakterler ile başlıyoruz. Kitabın son yarısı acayip akıcı bir şekilde ilerleyip sonunca ulaşana, ağzımızı açık bırakıp bizi mahvedene kadar son bulmuyor. Kitap bittiğinde ise nefes bile alamıyoruz.

Av Dönencesi'ne sadece aksiyon, macera ve fantastik üzerine ilerlemiyor tabi ki. Yazar her türe elini atmış ve bunu gayet de iyi başarmış bana göre. Bir bölümde kahramanımız Ada ile canım Dawson arasında filizlenen aşkı okurken bir diğer bölümde karakterlerin başına gelen dramatik olaya el atabiliyoruz.

Kurguyu ve yazarın hayal gücünü ne kadar sevsem de puan kırmama neden olan bazı durumlar vardı tabi ki Av Dönencesi'nde.

İlk olarak yazarın kalemi nedeniyle asıl hikâyeye geçinceye kadar kitabın durağanlığından acayip yoruluyor okuyucu. Kitabı kapatıp gitmeme neden olacak bir durağanlık değil ancak artık uzatma lütfen ben güzel bir hikâye okumak istiyorum tadında bir durağanlık.
Sabredip okuyunca keyfine varacağım bir yorgunluğa da azıcık katlandım tabi ki.

Bir diğer gözüme batan olay ise yazarın aslında kurguda önemli bir noktada olacak karakterleri bir anda harcaması. Sanki asıl hikâyeye o kadar odaklanmış ki yazar diğer karakterler önemli olsa da harcanabilir düşüncesiyle belki de kitapta seveceğimiz birkaç karakteri yok etmişti bana göre. Eh hâliyle bu da beni bir noktada rahatsız etti.

Ana karakterimiz Ada, okumaktan keyif aldığım ve başına o kadar kötü olay gelmiş olsa da bundan sağ çıkmayı başararak gücünü iyi değerlendiren, okurken saygı duyduğum nadir karakterler arasına girdi. Dawson ile aralarındaki ilişkiyi serinin diğer kitaplarında okumak için sabırsızlanıyorum. Mıç mıç aşk kuşlarından ziyade tutku dolu bu çifti okumak gerçekten heyecan verici.

Son olarak Av Dönencesi konusuyla, karakterleriyle beni etkileyen kitaplardan birisi oldu. Aynı konuları okumaktan sıkılmış, farklı fantastik kitap arayışındaysanız Büşra Toraman'ın kalemine bir şans vermenizi öneririm.

Sevgiler.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang