29 Ekim 2017 Pazar

KIZIL KRALİÇE (RED QUEEN #1)





ARKA KAPAK

İnsanların Kana Göre Sınıflara Ayrıldığı, Bir Düzen… Büyülü, Tanrısal Yetenekleriyle Diğerlerine Hükmeden Gümüşler, Onların Gölgesinde Hayatta Kalmaya Çalışan, Sıradan Kızıllar… İktidar Tehlikeli Bir Oyundur. Peki, Kazanmak İçin Ne Kadar Kan Kaybetmek Gerekir? Kanla Bölünmüş Bir Dünyada, Kazananı Belirsiz Bir Varoluş Mücadelesi…

Mare Barrow'un dünyasında kanın rengi, varoluşun biçimini belirlemektedir. Doğaüstü yeteneklerle donatılmış Gümüşler, köle gibi çalıştırdıkları ve savaşta ölüme gönderdikleri Kızıllara hükmetmektedir. 

Yoksul bir Kızıl kasabasında yaşayan on yedi yaşındaki Mare, talihsiz olaylar sonucu bir Gümüş sarayında çalışmaya başlar. Ancak Kızılların başkaldırı hareketini örgütleyen Kırmızı Muhafızlar'ın davasını ateşleyecek kıvılcımın kendi parmaklarının ucunda ol-duğunu fark edince bambaşka bir oyunun ortasında kalır. Yalanlar üzerine kurulu bir düzende Kızılların Gümüşlere, bir prensin diğer prense ve Mare'nin kendi kalbine karşı mücadele ettiği bu tehlikeli oyunda tek mutlak gerçek, ihanettir.





YORUM

"Olman gereken insanı hatırla, hem de çok iyi hatırla, diye devam etti sorumu umursamayarak. Kızıl olarak yetiştirilmiş ama kanı gümüş olan biri gibi davranacaksın. Artık aklında Kızıl, kalbinde Gümüş'sün."

İnsanların kanlarının renklerine göre sınıflandırıldığı bir dünya düşünün.Kanı gümüş renginde akanların belli yetenekler ile kanı kırmızı renginde olan insanları yönettiğini.

Kızıl Kraliçe, kanın insanları sınıflandırma aracı olarak belirlendiği bir dünya da kahramanımız Mare Barrow'un bir kızıl kasabasında hayatta kalmaya çalışırken birden kendini gümüş sarayının entrikalı dünyasında bulmasını, kızılların başkaldırı hareketini örgütleyen Kırmızı Muhafızlar'a hizmet etme sözünü vermesine rağmen; hayatı, aşkı ve özgürlüğü arasında savaş vermesini çarpıcı bir kurgu ile bizlere sunuyor.



"Herkes herkese ihanet edebilir."

Kızıl Kraliçe, bilerek kendimi distopya türünden uzak tuttuğum bir dönem de elime aldığım, türünün en iyisi olmasa bile kendi içinde beni etkileyecek özelliklere sahip, bittiğinde beni darmaduman eden nadir kitaplardan biri oldu.

Öyle ki kitap bittiğinde normalde bir distopyadan alamayacağım duygu karmaşasını olabildiğince yoğun bir şekilde hissettim.Her distopya okurunun bildiği üzere bu türün kitapları karakter bazlı değil de olabildiğince olay bazlı yazılıyor.Karakterlerin duygularından çok daima olayların geçişi, kurulan düzen ön planda.Ancak Kızıl Kraliçe, bana göre olay ve karakter işleyişini tam dozunda ayarlayıp, türün klasikleşmiş yazım şeklini bir miktar orijinalleştirmiş. Bunun içindir ki bir an için olayın içindeyken bir an da karakterlerin duygu geçişlerinin içinde hisler karmaşası içinde buluyoruz kendimizi.


Bununla da kalmayıp kahramanımız Mare Barrow'nu saray entrikası gibi okuru heyecandan tırnak kemirttiren bir ortam için de bulunca; var olan olaylar, karakterler arası çekişmeler kitabı adeta bir stres bombası haline getiriyor. Eh haliyle de kitabın muhteşem bir akıcılığı olduğunu, elinize aldığınız gibi bitirebileceğinizi söyleyebilirim.

"Ben ne dersem, gerçek odur. Tüm dünyayı ateşe verebilirim ve buna yağmur diyebilirim."

Ama tüm bunların dışında kitabı benim için unutulmayacaklar kategorisine sokan en temel neden; yazarın en başından beri bana göre aşırı klişe kurduğu karakter tasvirini kitabın başından son 100 sayfasına doğru okura bunu kesin olarak inandırıp, en sonunda sizi ters köşe etmesi. Öyle ki tahmin edip bu böyle olacak bu kişi bunu yapacak deseniz bile karakterin yazılış tarzı amacıyla zerre toz konduramıyorsunuz ve bunu ana karakter ile okura bir güzel yediriyor yazar. Bunun içindir ki kitap bittiğinde tamamen ihanete uğramış, kalbiniz parçalanmış gibi hissediyorsunuz. En azından ben böyle hissettim.Hala aklıma geldikçe elim kalbimde bunu kendime neden yediremediğimi sorguluyorum. 


Eh sonuç olarak karakterleriyle, entrikasıyla, okura yansıttığı duygu karmaşası ile Kızıl Kraliçe'yi okumak gerçekten benim için güzeldi. İkinci kitabı elimde olmasına rağmen kendime eziyet edip bir süre bekletme niyetindeyim. Ya da olayları yedirmek için de olabilir şuan hala bunu kalbimde çozebilmiş değilim. 

Distopya seven, entrika için ağzı sulanan, kaos ile yaşayan tüm okurlara tavsiyemdir. 

Sevgiler.



0 yorum:

Yorum Gönder

 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang