13 Aralık 2017 Çarşamba

HAVA UYANIYOR - KİTAP YORUMU (Air Awakens #1)



ARKA KAPAK

Solaris İmparatorluğu, başkenti birleştirmeye bir zafer uzağındaydı ve nadir görülen büyüsel bir yakınlığın sahibi, on yedi yaşındaki kütüphaneci çırağı Vhalla Yarl savaşın seyrini değiştirebilirdi.

Vhalla, Büyücüler Kulesi’ndeki gi­zemli büyü topluluğundan uzak dur­ması gerektiğini bilerek büyümüştü ve kitapların sessiz dünyasında oldukça mutluydu. Ancak farkına varmadan, gelmiş geçmiş en büyük büyücüler­den biri olan Prens Aldrik’in hayatını kurtardıktan sonra, yavaş yavaş onun dünyasına doğru çekildiğini hissedi­yordu. Şimdi önünde vermesi gereken zor bir karar vardı: Ya büyüsünü kabul edip bildiği hayatı terk edecek ya da büyücülükten defedilip eski haline dö­necekti. Gölgelerde dolanan kudretli güçlerle birlikte, Vhalla’nın kararsızlı­ğı ona sandığından çok daha fazlasına mal olacaktı.

“Hava Uyanıyor’a bayıldım! Bu romanda Operadaki Hayalet ve Külkedisi, Elise Kova’nın mükemmel bir şekilde yarattığı dünyada bir araya gelmiş.”

– Michelle Madow, Elementals Serisi’nin yazarı

“Bu kitabı elimden bırakamadım. Ne yaptığımı bile fark etmeden sayfaları birbiri ardına çevirmiştim bile.”

– The Fandom.net

“Sevgili kitap tanrıları, teşekkürler. Bu harika eser için teşekkürler.”

– Rachel E. Carter, The Black Mage Serisi’nin yazar




YORUM

Vhalla sert bir şekilde, "Prens olmanın, hatalarının bedelsiz olmasını sağlaması ne büyük şans, değil mi?" dedi.

Prens keskin bir tavırla hemen, "Bedeli var," diye yanıtladı. "Bedeli senin güvenini kaybetmek oldu."

Hava Uyanıyor, sanırım bir sene önce çok büyük bir reklam ile piyasa sunulmuş, yayınevinin bana göre kitabın kıymetini bilememesi yüzünden adeta parladığı gibi sönmüştü. Eh, ben de popülerizmin kölesi olduğum o dönemde (hâlâ öyleyim çaktırmayın lütfen) çıktığı gibi aldım kitabı tabi ama ilginin yavaşça üzerinden çekilmesi, birkaç olumsuz yorum kitaba olan heyecanımın bir anda sönmesine neden oldu ve sonuç olarak kitaplığımda unutulup gitti.

Sizlere uzun uzun kurulan fantastik evrenden bahsetmeyeceğim ama eğer benim gibi sizler de kitabı kitaplığınızda unutup gittiyseniz, hatırlatmak boynumun borcu bana göre. Zira aynı torbadan çıkma klasik fantastik türünde bir kitap değil Hava Uyanıyor. Doğu, Batı, Kuzey ve Güney olarak bölünmüş bir imparatorlukta, bazı insanların elementlere hükmetmesi nedeniyle onları büyücü olarak nitelendiren bir dünyada yaşayan bir kütüphaneci çırağının adeta hayal dünyasından çıkmasını, gerçek hayatla yüzleşmesini işliyor kitabımız. Bir fantastik klişesi olarak da prensi kurtarmak için kütüphaneden yardım isteyen sarayın, kahramanımız Vhalla'nın canla başla bilgi toplamaya çalışırken yıllardır ortaya çıkmayan Rüzgârgüdücü büyüsü ile prensi kurtararak onunla arasında bir bağ kurmasını da konu ediniyor.

En başta kitabı sevmeme asıl neden olan şeyin Vhalla'nın güçlerinin uyanma süresini, ona alışma sürecini tam anlamıyla hiçbir ayrıntıyı atlamadan yazarın teker teker işlemesi olduğunu söylemeliyim. Sıradan bir kütüphaneci çırağıyken, kendinin farkında bile olmayan çocuk-kadının (kendini sürekli böyle niteliyor karakterimiz, ben onun yalancısıyım) evre evre güce ayak uydurmasını, onu hakkında kitaplar okuyup araştırmalar yapmasını işliyor yazar bu kitapta. Bu yüzden de kitapta aksiyon sever kitlenin hayal kırıklığına uğrayacağını söylemeliyim. Ama ben daima ayrıntı sever bir okuyucu olduğum için ilk kitap için aksiyon dozunun bana yeterli olduğunun ve serinin devam kitapları için kafamda bazı küçük detaylar dışında soru işareti bırakmadığının kitap bitince net olarak farkına vardım.

Ama şöyle bir şey var ki kitabımız Genç Yetişkin-Fantastik türünde bir kitap ve bu kitapların olmazsa olmazı ana karakterin sürekli hata yapma durumu da es geçilmiyor kitapta. Vhalla'nın bazı kararlarını, nedenleri ve sonuçları ile ben destekledim yalan yok. Ona daima kötülük olarak baskılanmış özel güçlere isyan etmesini her normal bir insanın tepki vereceği gibi davranışlar ile sergilemesi kitabı bir tık gerçekçi kılmıştı bana göre. "Aa ne güzel benim özel güçlerim var, gideyim de prensleri tavlayayım, herkese iş atayım!" tarzı bir kabüllenme süreci yaşamadığı için de Vhalla'ya saygım sonsuz. Ama bunların dışında aşırı tepki verme, birtakım yaşına uymayacak aptallıkları ile de beni sinir etmedi değil tabi ki.



Serinin bu kitabında türlerinden biri olan Genç Yetişkin edebiyatının daha fazla işlendiğini düşünüyorum ben. Başlangıç kitabı, kitabın ana konusu zaten belli ama asıl önemli kurgu işlemek olunca yazarın Genç Yetişkin klişelerinin bolca ekmeğini yediğini okuduktan bir süre farkına varıyorsunuz. Var olacak bir aşk üçgenin ipuçları daha başından beri veriliyor zaten, azıcık da imkânsız bir ilişki eklenince devam kitaplarının heyecandan ellerimi titrettiğini belirteyim.


Eh, bu kadar klişe klişe dedim nerede bu kitabın özgünlüğü diyecek olursanız var olan veya devam kitaplarında var olacak kitabın fantastik tarafı. Vhalla'nın kitapta yavaş yavaş işlense de güçleri tam bir muamma, bunu kendine yedirme süreci işlendi ama kullanacağı zaman neler olacağı, prens ile aralarındaki bağın bu güce etki edip etmeyeceği okuyucuyu heyecanlandırmaya yeter de artar bile. Eğer yazar orijinal denilebilecek kurguyu kitapta kullanmasını bilirse ikinci kitap efsane olacak gibime geliyor (Çok amin).

İkili romantik ilişkilere gelecek olursak bu kitapta başlangıç seviyesinde olduğu için fazla yorum yapamıyorum ama Vhalla ve Prens Aldrik'in başlangıçtaki mektuplaşmalarını aşırı sevdiğimi, her karşılaştıklarında aralarında özel bağın okuyucuya tam dozunda hissetirilmesi çok hoştu.


Son olarak bahsetmeden geçemeyeceğim bir olay var. Seri yurtdışında tamamlanmış durumda ve Goodreads kullanıcıları tarafından epeyce seviliyor. Bu yüzden yayınevinin var olan tamamlanmış bir seriyi çevirmemesinin rahatsızlığı içindeyim açıkçası. Kitap çıkalı tam olarak bir sene oldu ve ikinci kitabın çeviride olmasından başka aldığımız bir haber yok. İlk başta bu kadar şaşalı reklamı yapılan ve türdaşlarından daha güzel olan bu kitabın neden kıymetinin bilinmediğini anlamıyorum. Umarım en yakın zamanda ikinci kitap haberini alıp serinin diğer kitaplarına da kavuşuruz diyerek Fantastik ve Genç Yetişkin türünde okumayı seven, özellikle de Element bükme gibi konulara hayranlık duyanlar için Hava Uyanıyor'u hiç kuşkusuz öneriyorum.


11 Aralık 2017 Pazartesi

BUL BENİ ZİBA - KİTAP YORUMU


ARKA KAPAK

Doğum gününde, babası Ziba'yı çağırır ve doğum gününü birlikte geçirmesi için akıl hastanesinden kaçmasına yardım etmesini ister. Babası geçmişi telafi etmeyi ve doğum gününü kutlamayı ve iyi vakit geçirmeyi vaat eder ama işler ters gider...  

Farhad Hassanzadeh, genç yetişkin kurmacası için olağandışı olan bu acı hikâyede, genç kahramanın yaşamının doğrudan bir resmini çekiyor. Roman, okuyuculara düşünecek çok şey verecek bir konuyu sunuyor.




YORUM

Biliyor musun Ziba, Doktor Abbasi'den duymuştum bir keresinde; oturduktan sonra tekrar ayağa kalkmak zormuş ama şartmış, eğer böyle olmasa hepimiz günün birinde yere serilirmişiz. Ben isterim ki, tekrar ayağa kalkayım ve kalkarken seni de kaldırayım. Seni başımın üstüne koyup roket gibi gökyüzüne doğru fırlatayım. Ama sen de babana karşı her zaman dürüst ol.


Bul Beni Ziba, çok vurucu bir girişle başlıyor ve bu girişi okuduktan sonra tamamen çarpılmış olarak başlıyorsunuz kitaba. Size vereceği hisleri, duygu karmaşalarını sadece tek paragrafla özetleyen kitabımız bana göre tamamen vurucu, kalp kırıcı ve bir miktar da ders çıkarılması gereken bir kitap.

Kitabımız, gerçek ve hayal arasında sıkışıp kalmış 15 yaşın bütün davranışlarını üzerinde taşıyan Ziba'nın doğum gününe bir gün kala akıl hastanesinde kalan babasından telefon alması ile başlıyor. Ziba'dan onu ziyaret etmesini isteyen babasının doğum günü planları olduğunu duyan küçük Ziba da atlıyor tabi bu fikre. Küçük bir kaçış planı ve bu planın şans eseri gerçekleşmesiyle baba kızın maceraları da böylelikle başlıyor.

Normalde bu tür kitapları okumaya çok çekinen birisiyim ben. Aile dramaları beni daraltmakla birlikte üzerimde oldukça etki bırakıyor. Bir süre sadece o anlatılan hikâyeyi yaşıyorum ve kendi kendime acı çekiyorum. Ama Bul Beni Ziba kısacık hikâyesinde, içinde barındırdığı dramı bir miktar komedi ile dengelemiş ve ortaya gayet güzel bir kitap çıkmış bana göre.

İki karakterinde başından beri psikolojik olarak çok da sağlıklı olmadığını anlıyoruz okurken. Ziba ailesizlik ve kimsesizlik ile kendini kitaplara vuran ve onlarda gerçek hayatın yansımanı izleyen küçük bir kız çocuğu, babası ise hastalığını geri plana atmaya çalışan ve bunu başaramayan bir hasta. Sağlıklı düşünceleri yok, sağlıklı bir planları yok. Bu yüzden de yaşadıkları birçok olay trajikomik bir macera bana göre.

Ama okuru eğlendiren, kitabın hızlı okunmasını sağlayan bu maceraların hüzünlü bir yanı da var. Sadece eğlenmek için çıktıkları bu yolda Ziba babasından birçok şey istiyor ama bunu olamayacağının da farkında. Çünkü babasının düşünce yapısı hassas ve davranışları bir miktar tehlikeli. Okurken sürekli diken üstündeyiz bu yüzden. Fiziksel bir zarar olmamasına rağmen kitap bittiğinde düşünce olarak Ziba'nın kırıklığını içimizde yaşıyoruz.

Kitap kısacık olmasın rağmen İran'ın genel durumu hakkında bilgi vermeyi ve sosyal sınıflamaları eleştirmesi ile de dikkat çekiyor. Yazar kendi düşüncelerinin yansımasını gayet net bir şekilde hissettirmiş ve okuyucuya gayet güzel bir şekilde ulaştırmış bana göre.

Ama tüm bunların dışında kitabın en vurucu tarafı aile içi psikolojik ve fiziksel şiddettin küçük bir kız çocuğu üzerinde yansımalarını biz okuyuculara gayet net bir şekilde hissettirmesi yazarın. O dengesiz psikolojiyi Ziba'nın düşünceleri üzerinden vermesi, babasının kırılgan tarafının onu aslında yaraladığını kitabın sonunda net bir şekilde ifade etmesi çok kalp kırıcı olmakla birlikfe sarsıcıydı da.

Kitapla ilgili tek sorunum Ziba'nın düşünceleri arasında aktarılan anıların hissettirilememesi. Günümüzde iken birden geçmiş ve gelecek anları anlatılınca okuyucunun kafası karışıyor. Ne olduğunu bir süre anlayamıyor hâliyle.


İran'ın tarihi kültürel dokusu üzerinde işlenen vurucu, sarsıcı kitaplar arıyorsanız Bul Beni Ziba sizlere önerim arasında. En kısa zamanda tanışmanızı öneririm.
 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang