31 Ocak 2016 Pazar

GÜL VE AVCI - KITAP YORUMU




KÜNYE 

Kitap Adı: Gül Ve Avcı
Yazar: Asude 
Sayfa Sayısı: 465
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Türü : Tarihi Aşk / Polisiye 


ARKA KAPAK 


Bir başkaldırıdır aşk... Önce isyancısını yıkar!

Bir Erkek...
Varlığı hem tehlikeli ve korkunç, hem de sonsuza değin güçlü ve korunaklı... Onun karşı konulmaz etkisine kapılan bir kadın sıcak bir gülüşüyle ısınabilir, mavi gözleriyle sonsuz bir denize açılabilir, siyah saçlarıyla zifiri bir geceye korkusuzca dalabilirdi. 

Ona yaklaşmak ise ateşe çırılçıplak yürümek demekti.

Bir Kadın...
Hem bir kraliçe kadar sarsılmaz, hem de titremeye hazır bir yaprak gibi ürkek ve utangaç... Bir erkeği masumiyetiyle prangasız tutsak edebilir, incindiğinde ise bütün dünyaya kafa tutabilirdi. Kalbi ve masumiyeti acımasızca ihlal edildiğinde artık onun için ateşe yürümek zamanı gelmişti. 

Kadın ateşten korkmuyordu, çünkü çoktan yanmıştı.

Evelyn Rosa Drummond, en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.

Ve talih, karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkâr ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julian'ın en yakınına kadar sızmayı başardığında, kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi.

Gönlünü bir kez daha bu cazibeli adama kaptırmayacağına söz vermek ise gölgesine sığındığı bir yalandan öteye gidemeyecekti! 
(Tanıtım Bülteninden)







YORUM

Merhabalar :) Bu ayın beşinci ve son kitabı olan ayrıca @kitaplarintuhafcocuklari nda turunu yaptığımız Gül Ve Avcı bitti :)

Yoruma geçmeden önce kısaca konudan bahsedeyim ; Eveleyn Rose Drummund manevi babası Desmond Simmons'un dedektiflik bürosunda ona yardım ederek günlerini geçirmektedir. 

Bir gün Simmons'un oğlu Tobias 'ı aramak için bir mekana gider ve orada Lord Julian Wharton'u görür ve oracıkta aşık olur. Julian ise Eveleyn'in o nahoş gecede kalbini kırar ve Eveleyn Rosa Drummond kalbi kırık nefret içinde evine döner . 

O nahoş geceden sonra bir gün dedektiflik bürosuna bir adam gelir ve Lord Wharton'u karısını öldürdüğünü ,katil olduğunu iddia eder . İspatlanması için de dedektif Simmons dan yardım ister. Eveleyn 'ın bu olaydan sonra hayatı tamamen değişecektir.



Çok çok sevdiğim bir roman oldu Gül ve Avcı...
İlk başlarda adapte olma sorunu yaşasamda sonradan alıp gitti..

Bir Türk yazarın hem de ilk kitabı olmasına rağmen aşina olmadığı kültürü bize doğru olarak yansıtması gerçekten gurur verici bir olay . Eğer başta yazarın Türk olmadığını bilmeseydim bana yazarı olmadan okutulsaydı kitap kesinlikle inanmazdim bir Türk'ün yazdığına.:)


Kitapta geçen 1800'lü yıllar Londrası ve baloların olduğu ,  düklerin lordların bulunduğu bir ortam. Kitabı okurke nasıl kaleme dökeceğimi bilmiyorum inanın bir an gerçekten kendimi o ortamda hissettim.Bu gerçek bir başarı bence.  


Üstelik Asude , Gül Ve Avcı da bize o dönemde geçen bir aşkı anlatmıyor.Kitap sizi aşırı romantiklikten kurtaracak , sıkılmanızı önleyecek polisiyeyle harmanlanmış.

Hah bir de kitabın aralarında serpiştirilmiş Shakespeare soneleri kitaba ayrı bir hava katmış.





Gelelim karakterlerimize;

Lord Julian Wharton Tarihi-Aşk romanlarında karşilacagimiz zorba , kiskanc , e haliyle odun ,azıcıkta romantik bir adam. Lord Wharton 'un en sevdiğim özelliği karakterinin aşık olduğu zaman asla değişmemesi oldu.  Adam kitabın başında neyse sonundada oydu :DAma Rosa onu birazcık tatlı-sert bir adama dönüştürmüş olabilir :) Ama azıcık ,birazcık.

Benim sanırım kitapta en sevdiğim karakter Albert oldu. Eveleyn ile arasında ki bağı çok çok sevdim. Hatta ilk "anne" dediği yerde birazcık gözyaşı dökmüş olabilirim :)

Bir de kitap hakkında hakkında bir noktayı söylemeden geçemeyeceğim :)
Kitapta Julian ile Rosa arasında geçen cinsellik çok çok azdı.
Örtülü bir şekilde anlatılmıştı ve bu kitabın en sevdiğim  yönlerinden biriydi. Gereksiz cinsellik işlenmemiş ,kitabı yıpratmamamıştı.

Bazı noktalarda ise hoşuma gitmeyen olaylar oldu tabi.Özellikle maskeli baloda o kadar kaldıktan sonra Lord Wharton'un Rosa'yı taniyamaması garibime gitti.



Sonuç olarak ; Gül Ve Avcı yazarın ilk kitabı olmasına rağmen aşırı derecede güzel bulduğum ,kurgu harikası ,kelimelerin etkileyiciliğiyle beni büyüleyen bir roman oldu .
Bu kitapta bir kez daha anladım ki Asude ne yazsa okurum ben :)


Kaçırmayın okuyun derim :)



Puanim: 4,5/5


28 Ocak 2016 Perşembe

OLDURMEYE DEGER KISILER - KITAP YORUMU




KÜNYE:


Kitap Adı : ÖLDÜRMEYE DEĞER KİŞİLER 
Orjinal Adı : THE KİND WORTH KİLLİNG
Yazarı : PETER SWANSON
Sayfa Sayısı:  295
Yayınevi : ALTIN KİTAPLAR
Tür : PSİKOLOJİK - GERİLİM


ARKA KAPAK : 



Birkaç tane çürük elma tanrı'nın belirlediği zamandan önce yok olsa ne fark eder...

Lily Kintner Heathrow Havalimanı, bekleme salonunun barında Ted Severson'la tanışır. İçilen martinilerin sayısı arttıkça aralarındaki samimiyet de artar. Bu iki yabancı kendileriyle ilgili en mahrem sırları birbirlerine anlatırlar. Ted, karısı Miranda'nın kendisini bir hafta önce aldattığını öğrendiğini söyler. Belki de en başından beri birbirlerine uygun değildirler. Sohbet ilerledikçe Ted yarı şaka karısının ihaneti yüzünden onu öldürmek istediğini açıklar. Bu şok edici itiraf karşısında Lily, ona bu konuda yardım edebileceğini söyleyerek işi içinden çıkılmaz bir hale sokar. Ne de olsa herkes bir gün ölecektir, birkaç çürük elmayı zamanından önce toprağa göndermenin ne sakıncası olabilir ki?

Bir anda bu ikili kendilerini ölümcül bir kedi-fare oyununun içinde bulurlar; her şey bittiğinde yalnızca bir kişi hayatta kalabilecektir.
(Tanıtım Bülteninden)





YORUM : 


Merhabalar :) Bugün size beni baştan aşağı dumura uğratan kitabın yorumuyla geldim .
Öldürmeye Değer Kişiler 'i bitirdikten sonra sanki kafanızdan aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gibi bir his oluşuyor içinizde . Çünkü kitap tam anlamıyla içine çekiyor sizi. Ana karakter olup ,onunla plan yapıp onunla cinayet işliyorsunuz.Vee o son kısmı okuduktan sonra bir süre kitap elinizde öylece bakakaliyorsunuz . Korkmuş , çaresiz ve yeni plan yapamayacak kadar bitkinsiniz çünkü :D

Kitabımız ; Lily Kintner 'ın havalimaninin bekleme salonunda Ted Severson 'la tanışmasıyla başlıyor.Kitabı her karakterin ağzından kısım kısım okuyorsunuz. Bir Ted 'ın ağzından bir Lily 'nin ağzından.Bu iki birbirleriyle daha önce tanismayan yabancı alkolünde etkisiyle birbirlerine sırlarını dökmeye başlıyor ve Ted laf arasında Lily'e karısının onu aldattığını onu öldürecek kadar nefret ettiğini söylüyor. Lily de ona eğer karısını öldürmek isterse ona seve seve yardım edeceğini söylüyor.Ve Kitabımız bir cinayetin planı ile başlıyor.






Düşünsenize bir havalimanında daha önce tanımadığınız biriyle tanışıp onunla cinayet planı yapıyorsunuz . Çok imkânsız geldi değil mi ? Bu kitap da imkânsız değil :)

Kitabın ilk bölümü böyle başlıyor ve siz bir sure kitaba bakıp "OHA!" diyorsunuz . Ben öyle yaptım açıkçası :D

Başta da dediğim gibi kitap sizi öylece içine çekiyor . Sonra bir ters köşe daha yapip sizi kalp krizinin eşiğine getiriyor. Yok diyorsunuz daha fazlasını kaldiramam ama bir de son sayfada şoka giriyorsunuz. Veeee sonuç olarak ortaya psikoloji bozulmuş bir okur çıkıyor :D


Kitabın konusu daha önce okumadigim türden bir kurgu ve orijinalliği yüzünden bu kadar şaşkinim sanırım ... Lily kadar soğuk kanlı , zeki bir kadın da okumadim . O kadar zeki ki sizi zakasiyla altust ediyor . Konuşmasıyla bile sizi cinayet işlemeye ikna edebilir. 
Yazar Lily 'i yazarken ne yedi ne içti bilmiyorum ama ortaya aşırı derece de psikopat ortaya çikardigi için ve bunu bize oluşturduğu için ayakta alkisliyorum.


Kitap bittikten sonra kendinize gelemiyorsunuz ,dediğim gibi. Ben Tarryn Fisher kitaplarını okuduktan sonra baş ağrısıyla uyuduğumu hatırlıyorum.Ama bu kitapta başım ağrıdan çatladı ve üstüne evde " o neydi gız " diye dolanıp durdum :D


Sonuç olarak ; Öldürmeye Değer Kişiler psikolojik-gerilim severlerin kesinlikle okumasını önerdiğim bir kitap.Gerek kurgusunun orijinalliği ,gerek karakterleri gerek anlatımıyla çok sevdiğim kitaplar arasına girdi bile .

Okuyun derim :)


Puanim : 5/5













24 Ocak 2016 Pazar

OLUR BÖYLE B'KTAN SEYLER - KITAP YORUMU



KÜNYE

Yazarı : RİCK SPRİNGFİELD

Yayınevi : PARODİ KİTAP 

Sayfa Sayısı : 324

Çeviri: Özlem Özarpacı



ARKA KAPAK




"Hey Tanrım! Bir dahaki sefere ben çaldırsam sen beni arar mısın?"



Hayatınızın en berbat günlerini yaşıyorsunuz. Tam olarak dibe vurmuş durumdasınız. Sonra aniden karşınıza bir telefon numarası çıkıyor. Arıyorsunuz. Telefonun diğer ucunda hiç tanımadığınız bir ses: Tanrı'nın sesi. Muhtemelen bunun bir şaka olduğunu düşünüyorsunuz. Ya da belki de delirdiğinizi. Fakat bu ne bir şaka ne de siz keçileri kaçırdınız. Sahi, o numarayı yeniden aramaya cesaret edebilir miydiniz?


"Konuşmamız gerek Tanrım. Aslında bunu çok daha önce yapmamız gerekirdi ama beni ciddiye almadığının farkındayım. Oradan nasıl göründüğü hakkında en ufak bir fikrim yok ama bilmeni isterim ki buradan bakıldığında işler pek de yolunda gitmiyor. Yani dünyayı diyorum. Farkında mısın bilmiyorum ama boka batmış durumdayız. Hey, sana söylüyorum, beni duyuyor musun? Ah hadi ama… Kontör tam da bitecek zamanı buldu. Hey Tanrım, bir dahaki sefere ben çaldırsam sen beni arar mısın?"

"İnanılmaz yaratıcı… Springfield âdeta şöyle diyor: Emniyet kemerlerinizi bağlayın ve uçuşa hazır olun."
-Kirkus Reviews-

"Büyüleyici, etkili, komik; bu kitap, en ilginç hikâyelerin hiç ama hiç beklenmedik yerlerden gelebileceğinin bir kanıtı."
-Booklist-
(Tanıtım Bülteninden)






YORUM





Merhaba :) Bana yıllar gibi gelen süreden sonra kitap bitirebildim  : D Biliyorsunuz sınavlar , grip mevzusu derken uzun bir sure elime kitap alamadım. Ve sonunda sınavlar bitip hastalıktan kurtulduğumda elime kitap alıp kısa surede okudum şuan da da sizlerle yorumunu paylaşacağım  :) Hunharkiz is back diyorum :) ve yoruma geçmeden önce klasikleşmiş kitabimizin konusunu sizlerle paylasiyorum ; 


Kitabımızın kahramanı Horatio ; hayatı kelimenin tam anlamıyla b*ka sarmış , intihar etme düşüncesinde bir adam ... Bir gün rastgele bir kitapçıya gidiyor ve orada ç/aldığı bir kitabın içinde ki numarayı çeviriyor . Ve aradığı kişi kendini Tanrı diye tanıtan esrarengiz bir kişi. Ve bu aramayla birlikte Horatio'muzun hayatı bir şekilde değişiyor ve olaylar başlıyor.





Yorumuma gelecek olursak ; 

Sanırım Olur Böyle Boktan Şeyler yorum yapmakta en zorlandigim kitaplardan biri oldu.
Kitapta bildigimiz , inandigimiz Tanrı kavramı çok farklı bir şekilde ele alınmış ve kitabı ilk okuduğunuz da bu olayı bir şekilde yadirgiyorsunuz .


Ama kitabın asıl anlatmak istenen kısmına yanı sonuca doğru geldiğinizde bu yadirgama olayı bitip kendinizi suçlama evresi başlıyor. 
Kitapta anlatılan olaylar o kadar doğru ki aslında.  Kendi elimizle kendimizi öldürdüğümüz biziz mesela . İnsan olarak o kadar bencil varliklariz ki etrafimizi sadece kendi bakış açimizla görüyoruz ve ne yaptigimizi idrak edemiyoruz . 

Her insan yaşamayı sever . Ama yasadığımız evrenin canlı olduğunu , onun 
da bir gün yitip gideceğini göremiyoruz. Kendimizi ölecegimize inandirmisiz , kabullendirmisiz ama miras bıraktığımız o değerli havayı acımasızca katlediyoruz.
Yazık bize.


Sonuç olarak ; Olur Böyle Boktan Şeyler sizi güldürürken düşündüren ders verici detaylar taşıyan bir kitap   ...

Sadece elestirdiğim bir nokta var , kitap çok çok yavaş ilerledi ama son elli sayfada uçtu gitti olaylar arasında ki bağlantıyı kaçırmamak için bir kaç kez okumak zorunda kaldım.


Herneyse dediğim gibi ; Olur Böyle B*ktan Şeyler okunacaklar listenizde olmasını önerdigim bir kitap. 
Nötr bir şekilde okursanız aslında ne kadar doğru şeyleri bize aktardığını görebilirsiniz ...


Puanim : 4/5


16 Ocak 2016 Cumartesi

2016 ANKARA KITAP FUARI




HERKESE SELAMLAR :)   BU BLOGU AÇALI İKİ HAFTA OLDU AMA SINAVLARIMDAN VAKİT BULUP BİR TÜRLÜ ZAMAN AYIRAMADIM . ŞİMDİİİİ SINAVLARIM BİTTİ VEEEE SİZLERLEYİMMM :D

BUGÜN Kİ YAZIM 2016 ANKARA KİTAP FUARI İLE İLGİLİ...


Ankara kitap fuarı benim gittiğim ilk kitap fuarıydı . O yüzden bir karşılaştırma yapamıyorum. Ama sudan çıkmış balığa döndüğüm doğrudur :) Fuara alanına ilk girdiğimde zaten heyecandan bir süre öylece şaşkınca etrafa bakakaldım :) 
Sonradan dayım sağ olsun beni sahaflara doğru çekti de geliş amacımı hatırlamış oldum :D
Fuardan aldıklarıma gçmeden önce indirimlerden bahsetmek istiyorum ;


  • Öncelikle ben en çok sahaf bölümünü çok sevdim , tanesi yedişer liradan 3 tanesi 15 liradan bir çok güncel kitap bulabiliyordunuz :) Bunu dışında tanesi 2 liradn bile kitap bulmak mümkündü ...
  • Yayınevlerinden bir çoğu gelmişti , Pegasus Yayınları %25 , Yabancı Yayınları da sanırım % 25 ti :D Ben fiyatına bakmadan alacaklarımı topladım :D
  • ASPENDOS YAYINLARI 3 kitap 20 lira , EPHESUS YAYINLARI ciltli kitaplar 15 , normal kitaplar 10 lira idi . Aynı indirim MARTI YAYIN GRUBU'nda da vardı :) 

BENİM ALDIKLARIMA GELECEK OLURSAK ;



BUSE GÜMÜŞ - DÜŞLERİMİN PRENSİ
SEN BENİM DİĞER YARIMSIN VE
AŞK KAÇ BEDEN? 

BU 3 KİTABI 15 LİRAYA SAHAFTAN ALDIM 



FATMA ERDEK kitaplarını aşırı merak ediyordum ve bu fuarda kesinlikle kitaplarını almam lazım dedim kendime  ve GECE İLE ŞAFAK ,
BEN O DEĞİLİM VE 
ERKEN RÜYA ZAMANLAR 'I  aldım .
KAN KIRMIZI YOL ise çok övüldü ,dayanamadım onuda aldım :D







İYİ KIZ VE KÜL  fuar listemde olan kitaplardı ikisi toplam 25 liraya çoookkk güzel bir fiyata aldım :) Özellikle bir şey belirtmek istiyorum martı fuar görevlileri çoooookkk tatlıydı :) 


SON OLARAK ;


YABANCI YAYINLARI ' na uğramadan duramadım tabi ki .
oradan da CADI AVCISI ve PİLLİ KÜTÜPHANE çevirisi YAĞMURLA GELEN MUTLULUK aldım:)



Benim fuar günlüğüm bu kadardı. Vaktim çok kısıtlıydı gezmediğim o kadar yayınevi vardı ki ,buruk ayrıldım fuardan ..
Ama her saatine her dakikasına her saniyesine  değdi.
umarım gelecek seneye bol bol gezebilirim :)

mutlu kalın ... :)


HUNHARCA OKUYAN KIZ


3 Ocak 2016 Pazar

Sonsuza Kadar Benim - Heidi McLaughlin- Kitap Yorumu


KÜNYE

Kitabın Adı:Sonsuza Kadar Benim
Alt Başlık:The Beaumont Serisi 1
Yazar:Heidi McLaughlin
Sayfa Sayısı:312
Kitabın Türü:Roman, Aşk, Edebiyat
Orijinal Adı:Forever My Girl
Çeviri:Şebnem Yaşar Kip
Yayınevi:Yabancı Yayınları
 ARKA KAPAK
Planlarım arasında bir rock yıldızı olmak hiçbir zaman yoktu. Üniversitede Amerikan futbolu oynayacak, NFL’de profesyonel futbolcu olacak ve lise aşkımla evlenip sonsuza dek mutlu yaşayacaktım.
Gideceğimi söylediğim o gün, her ikimizin de kalbini kırmıştım. Gençtim ve kendim için doğru kararı vermiştim, fakat bu bizim için yanlış bir karardı. Tüm hissettiklerimi müziğimle dile getirdim, fakat o kızı asla unutamadım. Onun gülüşünü, onun kokusunu.
Şimdi, on yıl sonra geri dönüyorum. Umarım bunca zaman sonra ona bunu anlatabilirim: Onun hâlâ Sonsuza Kadar Benim olmasını istediğimi.
"Sonsuza Kadar Benim, kalp kıran hataların, affetmenin gücünün ve aşka ikinci şansın umut dolu hikâyesi."
-Aestas Book Blog-
"Sıcacık bir aşk hikâyesi okumak isteyen herkese bu kitabı öneririm." 
-The Little Black Book Blog-
(Tanıtım Bülteninden)


Merhaba :) Sizlere dün gece öylesine elime alıp okuduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum.Kitabı tam olarak 2 saatte bitirdim . Şimdi de sizlerler yorumumu paylaşayım dedim :) 

Sonsuza Kadar Benim;  Geçmişiyle ilgili pişmanlik yaşayan bir rock yıldızının hikayesini konu alıyor . Liam Page , ünlü bir rock yıldızıdır , bir gün rastgele bir otel odasında terk ettiği kasabasında yaşayan en yakın arkadaşının öldüğünü öğrenir. 
 Kasabaya cenaze için gitmek istemektedir fakat 10 yıl önce ardinda biraktigi tek kişi yakin arkadasi Mason değildir.  Liam geçmişiyle yüzlesmek için gittigi kasabada hiç ummadigi olaylar yaşayacaktır.



Sonsuza Kadar Benim The Beaumont Serisi olarak geçiyor ve seri 3 kitaptan oluşuyor . Her kitapta farkli karakterler anlatiliyor. Seri de sırasiyla anlatilan baş karakterler ise şöyle : 

1) Forever My Girl - Cevrildi - Sonsuza Kadar Benim - Liam'ın hikayesi
2) My Unexpected Forever - Çevrilmedi - Harrison 'un hikayesi 
3) Finding My Forever - Çevrilmedi - Jossie 'nin hikayesi 




Kitabı beğenip beğenmediğime hala karar veremedim .Niye ? diye soracak olursanız , kitap kendini okutturuyor bir şekilde nasil bittigini bile anlamadım . 2 saatte hooop bitti :) Ama işlenen konu hakkında onlarca kitap okudum maalesef Sonsuza Kadar Benim bu tür içinde okuduğum en iyi kitap değildi. 

Kitap ; 2 kişi ağzından anlatılıyor. Bunlar ; baş karakterlerimiz Liam ve Jossie . Arada kahraman bakış açısıyla karakterlerin geçmişte yaşadıklarını da okuyoruz . Sanırım en çok o kısımları sevdim. 



Hani kitapta karakterleri seversin yaptiklarini desteklersin ya bu kitapta ben ne karakterleri sevdim ne de yaptiklarini destekledim . Okuduğum en ruhsuz  en duygusuz kitapti. O anlatilan aşkı hissedemedim maalesef .

Kitapta baş kahramanimiz Liam sevgilisi Jossie 'yi bir anda hiçbir şey söylemeden terkediyor . İlk olarak buna çok kızdım. Yaşadıkları o kadar seneyi " Ben hayallerimi yaşayacağım " diye çöpe atmak bence pisliklik.

10 yıl sonra geri döndüğünde ise bir çocuğu olduğunu öğrenip " Seni kazanmak istiyorum" demek de pisliklik .

Ve Jossie 'nin sanki bir çocukla ortada kalmamış , bütün acılari tek başına sırtlanmamış gibi nişanlısını terkedip bu zavallı adamı kabullenmesi de pisliklik ...




Kitabın işte bu yönünü sevmedim. :) Liam bence düşünce olarak büyümemiş bir adamdı neyse ki kitabın sonunda aklı başına geliyor da rahatlıyoruz :) 

Sadede gelecek olursak  ; Kısa zamanda okunacak entrikasız , hemen sonuca giden bir roman arıyorsanız Sonsuza Kadar Benim okuyabileceğiniz bir kitap...Bir sonraki yorumda görüşmek üzere ;

Puanım : ⭐⭐⭐/ 5







2 Ocak 2016 Cumartesi

Çirkin Ask - Colleen Hoover - Kitap Yorumu

                                  
  

KÜNYE
Çeviri:   Kübra Tekneci
Orijinal Ad : Ugly Love
Sayfa Sayısı : 368
Tür : Genç Yetişkin / Romantik 


ARKA KAPAK


New York Times’ın çok satan yazarı Colleen Hoover yürekleri sızlatan yeni bir aşk hikâyesiyle
geri dönüyor.

Tate Collins havayolu pilotu Miles Archer’la tanıştığında, bunun ilk görüşte aşk olduğunu düşünmez. Birbirlerini arkadaş olarak görecek kadar bile iletişim kurmazlar. Tate ve Miles’ın tek ortak noktası birbirlerine karşı inkâr edilemez bir çekim hissetmeleridir. Tutkularını açıkça ortaya koyduklarında, kusursuz bir planları olduğunu anlarlar. Genç adam aşk peşinde değildir, genç kadının ise aşka ayıracak vakti yoktur, geriye sadece seks kalır. Tate, Miles’ın ona sunduğu iki kurala uyduğu sürece anlaşmaları şaşırtıcı bir şekilde sorunsuz olacaktır.

Asla geçmişim hakkında soru sorma.
Bir gelecek bekleme.

İdare edebileceklerini düşünürler, ama çok geçmeden bunun hiç de kolay olmadığını anlarlar.

Kalplere sızılıyor.
Sözler bozuluyor.
Kurallar çiğneniyor.
Aşk çirkinleşiyor. 



YORUM

Selam :) Dün gece Çirkin Aşk ı bitirdim. Normalde kitabı bitirir bitirmez yorumunu girerim ama Çirkin Aşk bende soğuk duş etkisi bıraktı . Kendime gelemedim bir süre -,-Neyse yoruma geçmeden önce konudan bahsedeyim ;

Tate Collins hemşirelik yüksek lisans diplomasını almak için eğitim görüyor bu sürede iş buluyor ve abisinin yanına taşınıyor.  Abisini karşı komşusu Havayolu pilotu Miles Archer ile tanıştığında karşı konulmaz bir çekim hissediyor ve bu his karşılıklı. Bu hissi açıkça ortaya koyduklarında bir plan yaparlar ve bu planın içinde aşk yoktur.
Geriye sadece hissettikleri cinsel çekim kalıyor  ama işler Tate için hiç umduğu gibi olmuyor.



Çirkin Aşk konu itibariyle ilgi çekici aman aman bir konuyu anlatmamış . Klasik bir konu , klasik yaralı bir geçmiş  harikulade bir anlatım... İlk okuduğumda hayal kırıklığına uğradım gerçekten . Ama kitap ilerlediğinde konunun sıradanlığı bir şekilde beni etkiledi. Grinin Elli Tonu ' nda okumuştum , sanırım Ana söylüyordu ." Sıradanı sıradışılığa yüceltmiş " Hah işte yazar Çirkin Aşk ta bunu yapmış. Sıradan bir konuyu okadar ince , o kadar derin işlemiş ki etkilenmemek elde değil. Kitapta ayrıca hoşuma giden konu Miles ın geçmişini şiirsel bir şekilde anlatması , o kadar hoşuma gitti ki. 
Ve Miles Archer bu adama aşık olmamak elde değil , çektiği acılara , sevgisi  o kadar büyük ki  adamı göğsünüze yaslayıp " geçecek bebeğim , hepsi geçecek !" diyesiniz geliyor. Aşkın sadece iyi yanlarının olmadığını ,çirkin yönlerinin de olduğunu bir şekilde bize aktarıyor. 
Biliyorsunuz yakında Miles Archer 'ı film olarak izleyeceğiz . Yahu sizce o fragman kitabı hiç yansıtmış mı ? Bence yansıtmamış.  Miles Archer  mavi  gözlü bir kere tamam mı ? � İnşallah berbat etmezler . Her neyse... Bu Kitap sadece bir hikâye anlatamıyor , aşkın nelere neden olduğunu , hayatın tozpembe olmadığını  anlatıyor. Bu yüzden fazla geç kalmayın , elinize alın ve hemen okuyun :) 

Puanım : ⭐⭐⭐⭐❇/5







Senin Yerinde Olsaydım - Lisa Renee Jones - Kitap Yorumu


KÜNYE




Çevirmen:Hülya Bakça
Yayın Tarihi
Orjinal AdıIf I Were You
ISBN9759998141
Baskı Sayısı1. Baskı
DilTÜRKÇE
Sayfa Sayısı336
Cilt TipiKarton Kapak
Kağıt CinsiKitap Kağıdı
Boyut13.5

ARKA KAPAK


Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu? Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan’ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca’yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara’ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti? Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi? Öğrenmeye hazır mısın?








YORUM

Herkese merhaba :) Bu blogta ilk yorumum ile sizlerleyim. Umarım burada da yorumlarımı sever ve takip edersiniz . Eveeet sizleri ilk yorumumla başbaşa bırakıyorum :)


Yoruma  geçmeden önce konudan bahsetmek istiyorum;
Normal hayatında , normal bir lise öğretmeni olan Sara McMillan , tesadüfen arkadaşının bir depoda bulduğu başkasına ait bir günlüğü okumaya başlar. Ve bu günlük şaşırtıcı derecede sırlarla dolu , dikkat çekiçi bir günlüktür. Sara günlüğün sahibini bulmak ve ona günlükleri vermek ister . Kısa bir araştırmadan sonra günlüğün sahibi Rebecca'nın çalıştığı yeri bulur ve onun zengin sevgilisiyle tatile gittiğini öğrenir . Ancak Sara Rebecca ' nın tatile gittiğine inanmamaktadır ve bu gizi çözmek için Rebecca'nın çalıştığı Sanat Galerisinde işe başlar. Kısa bir süre sonra hayatının aynı günlükte okuduğu na benzediğini ve hayatının değişmeye başladığını farkeder.





Yoruma geçecek olursak ; 
Bu roman beni çarptı .. Ciddi cidi yani.Rebecca' nın gizemi , Chiris'in davranışlarında ki sır beynimi yedi resmen 
Kitap konusu itibariyle Yetişkin içerikli . Rebecca' nın günlüğü BDSM odaklı ama bu konu üzerinde pek fazla durmamış yazar . Malum sahneler tam dozunda hiç abartı yok. Zaten kitabın bu konusu üzerinde durmayacağım ben  Asıl konu kitabın gizemi . Kitap baştan aşağı sır kokuyor. Herkesin bir sırrı var ve size çok küçük ip uçları veriliyor ancak çözemiyorsunuz. Hah tamam işte buldum ! dediğiniz yerin kitapla uzaktan yakından alakası olmadığını farkediyorsunuz .Ben genel olarak bir sır üzerine kurulmuş kitapları ve bunu çözerken kafa patlatmayı çok severim.O yüzden mi bilmem bu kitap çok hoşuma gitti. Hele o son .. Yazar tam kitabın asıl başladığı yerde bitirmiş ki bu beni sinir etti. Sanırım ikinci kitabı 15 bin gözle falan bekliyorum :)� Genel olarak çeviri muhteşem , kitap akıcı ve heyecen vericiydi.Tahmin ettiğim hiçbir şey gerçekleşmedi. Bence hiç vakit kaybetmeden alın okuyun.





Puanım: ⭐⭐⭐⭐











 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang