28 Eylül 2019 Cumartesi

GEEKERELLA - KİTAP YORUMU (Once Upon a Con #1)


ARKA KAPAK

Yıldız ışığım, bu gece istediğin herkes olabilirsin.

Elle Wittimer, babasını kaybettikten sonra içine düştüğü cehennemden sadece Yıldızalanı ile kaçabilen gerçek bir geekti. Yeni çıkacak olan filmin tanıtımı için yapılacak kostüm yarışmasını gördüğünde, kaderinin onu çağırdığını hissetti. Sihirli Balkabağı’na, biraz tuhaf olsa da bir arkadaşa ve bir çift cam ayakkabıya ihtiyacı vardı.

Aynı anda genç aktör Darien Freeman, sinirli bir hayran tarafından “çekici bir sersem” olarak yaftalanmadan önce hayatının rolünü aldığını düşünüyordu. Büyük gün yaklaştıkça kendini daha da fazla sahte hissetmeye başlamıştı, ta ki onu aksine inandıracak bir kızla karşılaşana kadar.

Saatler gece yarısını vurduğunda, gerçek hayatta masallar mutlu sonla biter miydi?


YORUM

Geekerella, yalnız başına kalmış, çevresinde tutkusunu bir türlü anlamayan insanlarla dolu Geeklerin peri masalı bence. Ama bu peri masalında kötü kalpli cadı yalnız bir anne, üvey kardeşler bir türlü anlaşılamayan iki genç kız, Cinderella ise babasından ve annesinden aldığı Yıldızalanı hayranlığını sonuna kadar devam ettirmeye çalışan modern zamanın külkedisi Ella'yı içeriyor. Günümüz dünyasında geçen bu masalımızda prensimiz bir oyuncu ve Ella'nın hayran olduğu Yıldızalanı film uyarlamasının baş rolü seçiliyor. Eh her hayran gibi Geeklerin külkedisi Ella buna şiddetle karşı çıkıyor çünkü bu basit bir şey değil, bu kadar hayranlık beslediği film için prensimizi yetersiz görüyor. Bunun yanı sıra da bir kaç hafta sonra düzenlenecek hayran fuarı için para biriktiriyor, annesi ve babasını onurlandırmak için kostüm yarışmasında birinci olmak istiyor. Çok fazla ayrıntıya giriyorum farkındayım ama tüm bu süreci anlatırken bile gözlerimden kalpler çıkıyor. Külkedisi masalını zaten severim ama bu uyarlama hali benim daha çok hoşuma gitti. Ufak dokunuşlar, ilginç karakterler ile masal adeta yeni bir boyuta dönüşmüş. Ve bu gerçekten hoşuma gitti.

Yorumu yazarken bile düşünüyorum, kitabın sevmediğim kısmını arayıp azıcık elestirmek istiyorum ama bulamıyorum çünkü kendi içinde gerçekten iyi bir kitaptı.

İflah olmaz bir romantik, takıntılı bir fangirl/boy iseniz bu kitap bence tam size göre.

25 Eylül 2019 Çarşamba

KÖKLER - KİTAP YORUMU


ARKA KAPAK

Güzel ve Çirkin masalının bambaşka, çok daha büyülü ve son derece zengin dünyasına açılan sihirli bir kapı
“Vadimizin dışında anlatılan hikâyeler ne söylerse söylesin, bizim ejderhamız aldığı kızları yemezdi. Köyümüzden geçen yolculardan zaman zaman böyle hikâyeler duyardık. Biz insan kurban ediyormuşuz da o da gerçek bir ejderhaymış gibi konuşurlardı. Tabii bu doğru değildi: Bir büyücü ve ölümsüz olabilirdi ancak yine de insandı ve on yılda bir içimizden birini yemek isterse, babalarımız bir araya gelip onu öldürürdü. Bizi Galiz Orman’dan koruyordu ve bunun için ona minnettardık;
ama o kadar da minnettar değildik.”
Agniyeşka vadideki evini, sessiz sakin köyünü, ormanlarını ve ışıl ışıl akan deresini çok sever. Ancak köyün sınırında, gölgesini kızın hayatından eksik etmeyen, kötücül güçlerle dolu tekinsiz Galiz Orman yer almaktadır.
Agniyeşka’nın köylüleri, Ejderha olarak bilinen soğuk, hırslı büyücünün Galiz Orman’ın güçlerini onlardan uzak tutmasına bel bağlamıştır. Ne var ki büyücü, bu isteklerini yerine getirmek için korkunç bir bedel ister: Ona genç bir kız verilecek ve bu genç kız on yıl boyunca ona hizmet edecektir; en az Galiz Orman’a düşmek kadar korkunç bir yazgı.
Bir sonraki seçim zamanı gelmiştir ve Agniyeşka korkunun pençesindedir. O da herkes gibi Ejderha’nın Kasia’yı alacağına inanır. Zarif, cesur, güzeller güzeli ve Agniyeşka’nın olmadığı her şey olan Kasia. Dünyadaki en yakın arkadaşı. Ve onu kurtarmanın hiçbir yolu yoktur.
Ancak Agniyeşka’nın korkusu yersizdir. Çünkü Ejderha geldiğinde, alacağı kişi Kasia olmayacaktır.




YORUM

"Kelimelerle anlatılamayacak kadar şanslıymışsın," dedi sonunda. "Ve kelimelerle anlatılamayacak kadar deli, gerçi senin durumunda ikisi aynı şey."


Hani bazı kitaplar olur daha ilk sayfasını okuduğunuz anda işte bu kitap benim kitabım dersiniz. İşte Kökler daha ilk sayfadan, ilk cümleden böyle bir etki ile çarpıyor okuyucuyu.
Normalde retelling okurken hep uyarlanan konuda kalır aklım, böyle olacak, bu olacak diye sürekli kendimi kurguya hazırlarım. Ama Kökler bu düşüncelerimi tamamen yıktı. Çünkü ana kurgu uyarlama olarak kalsa da karakterler, onların fikirleri, kurgunun gidişatı giderek farklılaşıyor. Yazar, ana masalı yeniden yaratıp, daha karanlık daha tutkulu ve daha heyecanlı bir hamurla yoğurup "daha" çekici hale getirmiş. Kökler bunun içindir ki hem uyarlama hem de uyarlama değil bana göre.

Konudan bahsetmek istemiyorum, çünkü ne kadar kurguya dalarsam o kadar çok övgüye boğacağımı hepimiz biliyoruz. Kökler, fantastik kavramını daha farklı bir yöne taşıdı benim için. Bir an bile heyecan kesilmiyor. Sürekli elimiz ağzımızda, tüm bunlar nasıl oldu hadi ama diyerek en başa dönüyoruz. Karakter gelişimi, onların hayatlarına yön veriş şekilleri gözümüzün önünde yavaş yavaş şekilleniyor ve ana olaya bir şekilde bağlanıyor. Bir an bile tahmin yapamıyoruz çünkü elimiz de hiçbir şey yok. Nereden tutsak oradan kaçırıyor yazar kurguyu bizden. Eh bu yüzden çok sevdim anlayacağınız üzere, üstelik karakterler arasında ki tutkuyu en üst noktaya taşıyıp, nefeslerimizi tutturduğu için daha da çok sevdim. Çünkü bilirsiniz sizi her tavrı ile ayakta tutan, gözlerinizi koskoca açmanıza sebep olan yazar iyi bir yazardır.

 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang