3 Ocak 2019 Perşembe

IŞILTI SARAYI - KİTAP YORUMU (The Glittering Court #1)



ARKA KAPAK

Vampir Akademisi* serisinin uluslararası çoksatar yazarı Richelle Mead’den tarihi bir atmosferde geçen  baş döndürücü, romantik bir seri.
*Mead bu sürükleyici, heyecan dolu mitolojik fantezide macera, gizem ve romantizmi buluşturuyor.*
- Voya
Richelle Mead Uluslararası çoksatar *Vampir Akademisi* ve *Kanbağı* serilerini yazdı. Hayatı boyunca iyi bir okur olan Richelle, kitaplarından kendini ayırabildiğinde, televizyon izlemeyi, seyahat etmeyi, ilginç kokteyller denemeyi ve kitap tanıtımlarında giyeceği elbiseler için alışverişe çıkmayı seviyor. Kendisiyle barışık bir kahve bağımlısı olan yazar, pijamalarıyla çalışıyor, tuhaf ve komik her şeye bayılıyor. Michigan’da doğan Richelle, Seattle’da yaşıyor ve yeni romanları üzerinde çalışıyor. 



YORUM
Ruhumu öldürdükten sonra lüks bir hayat sürmenin bana ne faydası dokunacaktı?

Işıltı Sarayı, çıkar çıkmaz almama rağmen bir türlü elimin gitmediği kitaplardan biriydi. Yazarla tanışma kitabım olan Vampir Akademisi serisini çok sevsem de ilk okuduğum kitaplardan olduğu için zevklerimin değiştiğini düşünmüştüm açıkçası. Bu düşünce ise kitaba başlayınca geçti çünkü yazarın fantastik olmayan tek kitap serisi Işıltı Sarayı. Bu yüzden de normal bir tarihi aşk kitabı gözüyle okuduğumda gerçekten zevk aldım okurken.
Amerika kıtasının keşfedilmesiyle "yeni dünya" da yaşayan zenginler için çöpçatanlık yapan bir şirket ,İngiltere de yaşamakta zorlanan genç kızlara bir tür evlilik okulu açıyor. Kahramanımız Elizabeth (Adelaide) ise iflas etmiş bir dükün kızı ve hayatını kurtarmak için zengin bir adamla evlenmek zorunda. Ancak bunu istemiyor, özgürlüğüne düşkün hayatını yaşamak isteyen bir karakter. Bir gün hayatının fırsatını yakalıyor ve Işıltı Sarayı'ı için çöpçatanlık yapan karakterimiz Cedric ile yolları kesişiyor.

Konunun ayrıntısına girmeyeceğim, bence bilmeyerek okumak daha doğru olur. Kitabı birçok yerde Seçim Serisi ile kıyaslamış okurlar ancak ben birkaç benzerlik dışında çok bir şey  bulamadım. Bir de kurgunun öyle bir yol ayrımı var ki bu benzerlik o yol ayrımında gerçekten sıfırlanıyor bana göre.

Kitabın en sevdiğim yönü klasik tarihi aşk romanlarından farklı bir yol izlemesiydi. Özellikle o dönemin erkek egemen toplumunda feminist unsurlarla bezeli bir dünya yazılması beni gerçekten mutlu etti. Tek sıkıntım ise ana karakter odaklı gelişen kurgunun aşk açısından inandırıcı gelmemesi. Bunların dışında keyif alarak okudum Işıltı Sarayı'ını. Özellikle bu türün seveniyseniz bence kaçırmamanız gerekiyor.
Ama birden kalbim benim yerime konuştu. "Ben seni nerede olsa tanırım. Yüzün görünmese bile. Başını tutuşundan anlarım. Yürüyüşünden ve... kokundan."

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Hunharca Okuyan Kız Template by Ipietoon Cute Blog Design and Bukit Gambang