ARKA KAPAK
Lisede canlandırmak istediğim rolü biliyordum.
Tüm zorlukların üstesinden gelen kız olacaktım.
Herkes bir zamanlar “Amerika’nın En Şişman Genci” olarak bilinen Libby Strout’u tanıdığını sanmaktadır. Ama kimse onun kilolarının ötesine bakmamış, gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmek için uğraşmamıştır. Libby, annesinin ölümünden sonra bir yandan dağılan hayatının parçalarını birleştirmeye, bir yandan da kalbi kırılan babası ve kendi hüznüyle başa çıkmaya çalışır. Ancak artık hazırdır: Liseye, yeni arkadaşlara, aşka ve HAYATIN SUNABİLECEĞİ TÜM FIRSATLARA.
Büyüleyici olacağım. Komik olacağım.
Kimseyle yakınlaşmayacağım.
Herkes, bu sözleri mantra belirlemiş Jack Masselin’i de tanıdığını sanmaktadır. Evet, Jack havalıdır ama insanlara istediklerini verme ve ortama ayak uydurma sanatını da mükemmel bir şekilde icra etmektedir. Üstelik kimsenin bilmediği bir sırrı vardır: Yüz körüdür. Kendi kardeşleri bile ona yabancıdır. Eline geçirdiği her malzemeyle yepyeni mühendislik harikaları yaratabilse de kendi beyninin nasıl işlediğiyle ilgili hiçbir fikri yoktur. Bu yüzden havalı görünmeye karar vermiştir.
Her şey Libby’yle tanışınca değişecektir. Acımasız bir eşek şakası yüzünden Libby ile Jack’in başı belaya girince danışmanlık almak ve kamu hizmeti yapmak zorunda kalırlar. İkisi de durumdan hiç memnun değildir ancak şaşırtıcı bir şey gerçekleşir. Birlikte vakit geçirdikçe daha az yalnız hissetmeye başlarlar.
Çünkü bazen birisiyle tanıştığınızda dünya değişir…
YORUM
"Hareketlerini biliyorum. Bana bakışını biliyorum.Beni gördüğünü görüyorum ve bana o şekilde bakan bir tek sen varsın. İster yakınında ister uzağında olayım, bunu düşünmek veya yapbozun parçalarını birleştirmek zorunda hissetmiyorum. Sadece sensin. Bildiğim tek şey bu."
Tut Ki Seni Seviyorum, Prosopagnozi yani yüz körü olan bir oğlanın ve "Amerika'nın en şişman genci" diye bilinen kızın kendilerini bulma hikâyesi diye kısaca özetlenebilir bence.
Jennifer Niven'ı ben de herkes gibi Hayatın Kıyısında kitabı ile tanıdım. Hayatın Kıyısında'nın değindiği durumları falan beğenmiştim ama bende büyük etki denilen o hissi bırakmamıştı. Ben de elimde diğer kitabı varken bir kez daha yazara şans vermek istedim ve iyi ki vermişim dedim Tut Ki Seni Seviyorum'u bitirince.
Yazarın kalemini seviyorum ben. Güncel dizilere atıflarını, dünya edebiyatından kitaplara kitabında yer vermesine de bayılıyorum. Bu onu hem özgün hem de hoşlanılabilir kılıyor gözümde. Cümlelerle oynayışı, eğlenceli ve tuhaflık derecesinde yumuşacık kelimelerini okurken bir ara bulutlarda süzüldüm diyebilirim.
Ama bu naif kalemi haricinde kitabın bende bu kadar yer edinmesinin nedeni karakterleri. Libby ve Jack kendilerine has yaratılmış iki karakter. Tanışmaları, kaynaşmaları, birbirlerine olan desteklerini okuması kalbimi patlatacaktı neredeyse 😂 Jack'ın akran zorbalığından kaçarken Libby'nin bu durumla kıyasıya mücadelesi okuması en keyif veren olaylardan biriydi. Tek sıkıntım "beden olumlaması" yaparken yazarın bunu gözümüze gözümüze sokakarak Libby üzerinden devam ettirmesi. Ben bu tür destek konulu kitaplarda olumsuzluğun göze sokarak değil de yavaşça hikâyenin içine yedirilerek verilmesi taraftarıyım. Ama bu durum yine de kitabı delicesine sevmeme engel değil tabi ki.
Bitirdiğimde de kitapla ilgili küçük bir alıntıya denk geldiğimde hissettiğim tek şey beni çok mutlu ettiği olacak Tut Ki Seni Seviyorum'un. Gerçekten mutlu olmak isteyip eğlenceli, naif bir kurgu arıyorsanız bu kitap bence tam aradığınız kitap.
0 yorum:
Yorum Gönder