ARKA KAPAK
TEK İSTEĞİM, GÜNBATIMININ VE BATIDAKİ TÜM YILDIZLARIN IŞIĞININ ÖTESİNE AÇILMAK, ÖLENE DEK.
Mutlu bir adamın geçmişi yoktur, mutsuz bir adamın ise geçmişten başka hiçbir şeyi. Yaşlandığında Dorrigo Evans bu sözü bir yerde mi okuduğunu yoksa kendisinin mi uydurduğunu hiç bilemedi. Uydurulmuş, karıştırılmış ve kırılıp öğütülmüştü sözcükler, hem de pervasızca kırılıp öğütülmüş. Kayadan mıcıra, toza, çamura, kayaya ve böyle sürüp gidiyordu dünya; dünyanın neden böyle olduğuna dair bir açıklama veya sebep sorduğunda annesinin dediği gibi. Dünya böyledir, derdi hep. Sadece böyledir, evladım.
İkinci Dünya Savaşı’nda Japonların eline esir düşen cerrah Dorrigo Evans, iki yıl önce amcasının genç karısıyla yaşadığı yasak aşkın anılarıyla baş başadır. Emri altındaki askerleri açlıktan, koleradan ve işkenceden kurtarmaya çalışırken bir gün eline bir mektup geçer. Ve okuduklarından sonra, eskiden olduğu adamdan yalnızca belli belirsiz izler kalır geriye.
YORUM
"Bir anlığına dehşetten kaçınamayacağı, şiddetin ebedi olduğu, en büyük ve tek hakikat olduğu, yarattığı medeniyetlerden daha büyük, bir insanın taptığı tüm tanrılardan daha büyük olduğu gerçeğine vakıf oldu. Sanki insan, onun âleminin ebedi olmasını sağlamak için vardı ve şiddet saçıyordu. Çünkü dünya değişmiyordu, bu şiddet her zaman vardı ve asla sonlanmayacaktı, insanlar diğer insanların botlarının, yumruklarının, dehşetinin altında ölecekti. İnsanlık tarihi şiddetten ibaretti.
Sanırım şu zamana kadar elime aldığım, okuyup bitirdiğim bir kitabın yorumunu yapmakta bu kadar zorlanıyorum. "Tek kelime ile mükemmeldi, etkileyiciydi!" gibi klişe sözlerle dile getirilebilecek bir kitap değil çünkü Kuzeyin Derinliklerine Giden Dar Yol. Vurucu, dehşete düşüren, okuyucuyu okurken hayretler içinde bırakan, insanın insana yaptığı acımasızlığı en gerçekçi bir şekilde anlatılan romanlardan.
Kitabımız İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonların eline esir düşen Dorrigo Evans komutasındaki askerlerin hikâyesini anlatıyor. Hat ismini verdikleri demir yolu inşaasında bu askerler ve daha birçok esir kötü hava koşulları, yaşamsal zorluklar nedeniyle birçok zorlukla karşılaşıyorlar, artık yaşamaları imkansız hâle geliyor. Ve işte kitabımız bu olayın getirilerini, insana psikolojik yansımalarını ve hayatlarının birçok noktasında onlara korkutucu bir şekilde iz bırakmasını konu alıyor.
Kuzeyin Derinliklerine Giden Dar Yol, okuyucuya bir kurgu olarak sunulsa da bu kurgu tamamen gerçeklerin üstüne yerleştirilmiş. Karakterler değişik, ortam farklı olsa da eminim ki tamamen yaşanmış olaylar.
Ana karakterimiz Dorrigo Evans'ın esir düşmeden önce ve sonra başına gelen olaylara da yer veriyor kitabımız. Zaten kurgu karakterin üstüne kurulduğu için onun hikâyesini de okumak zevk veriyor okuyucuya. Yazarın Dorrigo'nun karakterine işlediği hafif şiirsellik, klişe bir romantizm kitaba gerçekten renk katmış. Gerçekçi bir trajedi, has bir dram gözüyle bakıyoruz bu yüzden kitaba. Sebebi ve sonucuyla, azıcık entrikasıyla Dorrigo Evans'ın hayatı kitabı birçok renge sahip kılıyor.
Ana karakterimizin etrafında dönen bu hikâye, kitabı birçok kitaptan ayıran bir özelliğe de sahip. Kuzeyin Derinliklerine Giden Dar Yol'da hiçbir karakter atlanmıyor, kitabın sonuna kadar adı geçmiş bütün karakterlerin hikâyelerini teker teker onların gözünden, onların hisleri ve diliyle okuyoruz.
Ve kitapta beni sarsan, tüylerimi diken diken eden asıl olay ise en ufak bir hareketin, anlatıcının verdiği en küçük bilginin, kararın kitabın sonunda birbirine bağlanması. Her şeyin bir nedeni var ve kitabın sonucunda bir şekilde ortaya çıkan sonuçları okuyoruz.
Kitabımızda işlenen asıl olay savaş, kölelik, insanın insana yaptığı canilikler gerçekten okurken cigerimi yaktı. Yazar bize bu durumu bir kurgunun içinde verse de başta da dediğim gibi geçmişte bu olayların yaşandığını biliyor okuyucu. Ve bu bilinçle okuyor.
Yazarın hikâyeyi anlatırken araya ufak ufak yerleştirdiği birçok eleştirisi mevcut. Özellikle imparatorlar ve büyük siyasi adamlara yapılan ince göndermeleri okurken sinsice zevk aldım.
Bu kötülüğün, vahşetin, acımasızlığın nedeninin ne olduğunu da yazar her bir karaktere ayrı ayrı sorgulatıyor. Eh haliyle kitabın sonuna doğru iyiler ve kötüler birbirine karışıyor. Çünkü asıl vurgulanmak istenen tek nokta aslında iyilik ya da kötülük yapmış her karakterin bir kurban olduğu.
Anlıyoruz ki bu kitap aslında otoriteye kurban edilmiş insanların hikâyesi. Kendi nedenleri ile hayatta kalmaya çalışma hikâyeleri.
Sonuç olarak kurgunun acımasızlığı, vuruculuğu ve insani içten içe yıpratan gerçekçiliği beni aşırı yordu; duygusal olarak sınıra getirdi. Birçok yerde kitaba ara vermek zorunda kaldım.
Tarihi gerçeklerin kurguyla harmanlandığı, yönetenlerin değil de yönetilenlerin anlatıldığı çarpıcı bir roman arayışındaysanız Kuzeyin Derinliklerine Giden Dar Yol'u sizlere canı gönülden tavsiye ederim.
0 yorum:
Yorum Gönder