ARKA KAPAK
Ateşyürek Aelin, halkını kurtarmaya söz vermişti ama bedelinin bu kadar büyük olacağını tahmin edemedi. Fae Kraliçesi tarafından bir demir tabutun içinde kilitlenen Aelin, aylarca işkence görürken harlanan iradesinin gücüyle inanılmaz savaşlar vermeye devam ediyor. Maeve’e teslim olmuyor çünkü aksi takdirde tüm sevdiklerinin yok olacaklarını biliyor ama o demirden iradesi her geçen gün eriyor…
Vahşi, zeki ve genç suikastçı Aelin’ın intikam yolculuğu ile başlayan öykü, giderek çoğalan, karmaşıklaşan, renklenen; türlü yaratıkların, sürpriz doğaüstü olayların, inanılmaz evrenlerin ve sonsuz sayıdaki muhteşem karakterlerin destansı şölenine dönüştü.
Sarah J. Maas’ın New York Times’ın çok satanlar listesinden inmeyen epik fantastik klasiği Cam Şato efsanesi, içimizde bir keder bırakarak yedinci kitabıyla inanılmaz bir sona ulaşıyor.
Şimdilik!..
Ama… Yeni bir dünya için, daha iyi bir dünya için savaşmaya devam!
Aelin dakikalardır, durmaksızın ağladığını fark etti. Fakat bu ayrılık, bu son veda. Aelin, Chaol ve Dorian'a bakıp hıçkırdı. Onlara kollarını açtı ve sarılırken ağladı.
“İkinizi de seviyorum,” diye fısıldadı.
“Ve her ne olursa olsun, birbirimizden ne kadar uzakta olursak olalım bu hiç değişmeyecek.”
“Seni yine göreceğiz,” dedi Chaol. Fakat ağlamaklı olduğu için onun sesi bile boğuk çıkıyordu.
Dorian titreyerek, “Birlikte,” dedi. “Bu dünyayı birlikte yeniden kuracağız.”
Cam Şato serisini o kadar uzun zamandır okuyorum ki son kitap olan Kül Krallığı'nın son sayfasını okuyup kitabın kapağını kapattığımda içimde geri döndürülemez bir boşluk hissettim.
Bütün hisleri, olumlu olumsuz bütün duyguları hissettiren bazen düşmana bile empati yaptıran, kahramanları adeta içselleştirmemizi sağlayan bu evren, okuyup okuyabileceğim en iyi serilerden biriydi son kitabın yorumuna başlamadan önce açık yüreklilikle söylemek istiyorum.
Kül Krallığı, beşinci kitap Fırtınalar İmparatorluğu'nun hemen sonrasından başlıyor. Bütün karakterler artık neyin geleceğinden, düşmanın kim olduğunun farkında. Sadece tek bir yere odaklılar bu da "Daha iyi bir dünya" için savaşmak.Ancak bunun öncesinde bazı karakterlerin kendi içlerinde vereceği savaşlar var ve bize de bunları yavaş yavaş kurguya yedirerek okutuyor yazar.Ben normalde çoklu karakter bakış açısı sevmem. Kurgu da kim ana karakter ise onun anlatıcı olmasını daha çok severim. Ama Cam Şato serisinde bu olaya hiç kızmadım. Çünkü yazar son kitaba gelene kadar bakış açılarından okuduğumuz bütün karakterleri bize sevdiriyor, onları da kitabın bir nevi ana karakteri olduğunu sonuna kadar vurguluyor.
Kitabın ilk yarısı benim için duygusal olarak tam bir işkenceydi. Aelin Galathynius okura 6 kitap boyunca çok güçlü bir karakter okutulduğu için o ilk yarıda ki mental ve fiziksel olarak düşmüş bir kraliçe okumak kalbimi o kadar kırdı ki bir yerden sonra kitabı kapayıp azıcık gözyaşı dökmüş olabilirim. Aaelin gibi bir kadının normal ve haklı olarak çöküşünü okumak beni kırdı ama bu hem kitap için hem de okur için gerekliydi bence.
Kitabın son yarısı ise bir fantastik hikâyenin son kitabına kadar ne beklediysek onu veriyor. Okuması zevkli bir savaş kurgusu, can acıtıcı kayıplar, bazı fedakarlıklar ve zekice örülmüş bir final örgüsü. Yani son yarı da ilk yarı gibi okuması keyifli, zor nefes aldıran ve bir hamlede biten keyif verici bir hikâyeydi.
Ne desem nasıl övsem yine bir şekilde harikaydı diyerek geçiştirecekmiş gibi hissediyorum o yüzden artık yorumu burada kesip veda edeceğim seriye.Karakterleri, olay örgüsü, büyük finale kadar süregelen olaylar silsilesi ile bir fantastik seriden almak istediğiniz bütün keyfi veriyor Cam Şato Serisi. Son kitap olan Kül Krallığı da tabi.
Canı gönülden önerdiğim, keşke unutsam da yeniden okusam dediğim nadide serilerden.